Raflarda GDO'lu Etiketlere Yer Açıldı.(28/09/2010 Birgün Gazetesi)


GDO yani 'genetiği değiştirilmiş organizma' içeren ürünlerle ilgili son yönetmelik yürürlüğe girdi. Yönetmelik, 'bebek maması' ve 'küçük çocuk' besinlerinde GDO kullanımını yasaklıyor. GDO'lu ürünlere de 'etiketleme' zorunluluğu getiriyor. 'Binde dokuz' olarak belirlenen GDO oranını aşan ürünlerin etiketinde, 'genetik yapısı değiştirilmiştir' ya da 'genetik yapısı değiştirilmiş üründen üretilmiştir' ifadeleri açıkça yazılacak. Ürünün bazı tüketici gruplarında sağlık riski oluşturması söz konusuysa etikette bu uyarı da yer alacak. İlk yönetmelikte yer almayan ve tartışmalara yol açan bir hüküm de yeni düzenlemeye eklendi. Artık ürün etiketlerinde GDO'suz olduğu da vurgulanabilecek.

Daha önce büyük tartışma yaratan ve üç kez değiştirilen yönetmelik, GDO'lu ürünlerin sınırını çiziyor. Buna göre, genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvan üretimi yasak. GDO ve ürünlerinin bebek mamaları ve çocuk gıdalarında kullanımı da yasaklanıyor. Türkiye'ye girişine izin verilecek GDO'ları bir kurul belirleyecek.

Lüfer Dosyası AB Masasında (Şule Yıldırım-Birgün Gazetesi 28/09/2010)



Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, 150 yerli ve yabancı biliminsanının katıldığı Marmara Denizi 2010 Sempozyumu’nun özel oturumunda, “Lüfer artık AB’nin de gündemi. AB’ye bir lüfer dosyası gönderdik” dedi.

Lüferin Marmara Denizi’nde neslinin tükenmesiyle ilgili iki yıl önce bir kampanya başlattıklarını ve bunun geçici olacağını düşünenlerin yanıldıklarını söyleyen Öztürk, “Fikir Sahibi Damaklar’la birlikte iki gönüllü kuruluş yola çıktık. Türkiye’nin tarihinde ilk defa bir balığın korunması için tanıklık ediyoruz” dedi. Lüferle ilgili AB'ye rapor vermelerinin Türkiye’yi şikâyet etmek anlamına gelmediğini de açıklayan Öztürk şöyle devam etti:

“Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü bizi dinlemiyor, bizi pek ciddiye almıyor, biz Bakanlığın kapısına kadar gittik, özel kalemle görüştük… Bu sorunun Brüksel’e taşınmasını istemezdik. Fakat lüfer konusu sadece bizi ilgilendirmiyor. Biz bu ülkenin çocukları, kendi sularımıza ve balıklarımıza sahip çıkamıyorsak, o zaman başka haklarımızı da kullanacağız. AB’nin komisyon üyeleri 8 Ekim 2010 Cuma günü İstanbul’a gelecek.”

BALIKÇILIK KURULTAYI ARALIKTA

Lüfer konusunda daha yolun başında olduklarını da dile getiren Bayram Öztürk, önümüzdeki aralık ayında yapılacak Balıkçılık Kurultayı’nın müjdesini verdi.

Yunanistan, Rusya, Bulgaristan ve Romanya’yla yazıştıklarını söyleyerek balıkları markalama işlemine de başlayacaklarını belirtti. “Lüfer ve palamutu markalamaya başlayacağız. Böylece balığın hangi sahilleri takip ettiğini de göreceğiz” dedi. Balıkçı düşmanı olmadıklarını şu sözlerle ifade etti: “Balıkçılarımızın para kazanmasını, başka ülkelerde bayrak göstermesini istiyoruz. Bunun için çok çalıştık ama artık yol ayrımındayız, çünkü gelecek kuşaklara bırakacak canlı kaynaklara ihtiyacımız var.”

LÜFER KORUMA TİMİ!

TÜDAV’ın AB’ye gönderdiği raporda, “50 metre derinlik başta olmak üzere Türkiye’de sürdürülebilir balıkçılıkla ilgili istekleri olduğunu, lüfer kampanyasına destek ve AB Balıkçılık Uyum Yasalarıyla ilgili yardım talep ettiklerini” de aktaran Öztürk, “Balıkların korunmasında Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol’deki arkadaşların bize yardım etmelerini bekliyoruz” dedi.

Fikir Sahibi Damaklar Hareketi kurucusu Defne Koryürek de yurttaşları tezgâhtaki küçük balıkları almamaya çağırdı. Koryürek, “Ayın 15’inden sonra lüferin arttığı dönemde sırtımızda lüfer koruma timi yazan tişörtlerimizle 21 santimin altında bütün sarıkanat çinekopun başında durup küçük bir eylem hazırlığındayız" dedi.

Bu yasayla Silivri'de GDO koğuşu kurulur-Referans Gazetesi 27/09/2010


Son dönemde denetimsizlik nedeniyle ‘bakterili et' kriziyle boğuşan Türkiye'de, şimdi de Genetiği Değiştirilmiş Organizma' (GDO) tartışması kapıda. Uzun yıllardır yönetmeliği ve kuralları olmadan büyüyen GDO'nun yasası dün tartışmalarla yürürlüğe girdi. "Biyogüvenlik Yasası ve Yönetmelikleri" ile GDO ve ürünlerinin Türkiye'ye girişi denetim altına alınırken, sürecin uzun olması ve yeterli sayıda laboratuvarın bulunmaması nedeniyle yeni bir kaos yaşanacağı öne sürüldü. Yazının Devamı:
http://twshot.com/2S57

"Doğada %100 Çözünür Poşet" (!) Kullanan Marketlere Mektup


Buğday Derneği, "doğada çözünen poşet"lerin bir yanılsama yaratarak çevreye yarardan çok zarar verdiğini belirten uzmanlarla görüşmüş ve bu bilginin iletişimini yapmıştı. Buğday Derneği, bu poşetleri üreten ve kullanan firmalara mektup gönderilerek, doğada çözünen poşetlerin bir çözüm olmadığını belirtti, marketlerde bez çanta kullananların ödüllendirilmesini ve naylon torbaların parayla satılmasını istendi.

http://www.bugday.org/article.php?ID=4132