Dünyayı Et Yiyenler mi, Ot Yiyenler mi Yönetiyor.

Dünyayı Et Yiyenler mi Ot Yiyenler mi Yönetiyor-Çapar Kanat-27/12/2012
Ulusal Kırmızı Et Konseyi Ankara Kuğulu Park Lokantasında yemekli bir basın toplantısına tarım yazarları da davetli idi.
Tarımla ilgili bölgesel, ulusal, uydu aracılığı ile yayın yapan televizyonların muhabirleri, gıda, tarım, hayvancılık internet siteleri yazar ve editörleri, ulusal ajansların tarım muhabirlerinin yer aldığı basın toplantısında Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Dr. Veteriner Hekim Sayın Ahmet Yücesan şunları söyledi:
İnsan Sağlığı ve Gıda Güvenliği Kırmızı Et Sektörü Açısından Kritik Öneme Sahiptir.
Et ve Et Ürünleri Tebliği İle Yapılan Değişikler Tüketiciler İçin Son Derece Önemlidir.
Bildiğiniz üzere Ulusal Kırmızı Et Konseyi Tarım Kanununun 11. Maddesi çerçevesinde 25 Ağustos 2010 yılında kurulmuş, 09 Ekim 2012 tarihinde düzenlenen Olağanüstü Genel Kurul’da yeni Yönetim Kurulu Üyeleri seçilerek 23 Ekim 2012 tarihinde düzenlenen Yönetim Kurulu Toplantısı ile göreve başlamıştır.
Yönetim Kurulu olarak göreve geldiğimiz tarihten itibaren Kırmızı Et Sektöründe hızla değişen gündeme dönük olarak görüş ve önerilerimizi Bakanlıkla paylaşmaktayız. Bununla beraber hayvancılık sektörünün sorunlarına ilişkin olarak Ulusal Kırmızı Et Konseyinin 2013 yılında gerçekleştireceği faaliyetler için bir çalışma programı oluşturmuş ve gerekli çalışmalara başlamıştır.
UKON .JPGKonseyimiz faaliyet raporu taslağında,
a)      Yem bitkileri üretiminin artırılması ve meraların yeniden yapılandırılması
b)      Küçükbaş hayvancılığımızın ülkemizin et ihtiyacının % 30’unu karşılayacak düzeye getirilmesi,
c)      Mezbahaların alt yapılarının geliştirilmesi ve karkas sınıflandırılması yapılarak Avrupa Birliği Standartlarına getirilmesi,
d)      Damızlık Sığır yetiştiriciliğinin kombine ırkları üzerinden geliştirilmesi, Sığır ırklarının ihtiyaca göre tanımlanması, kombine ırkların makul bir süre içerisinde ülke içine yaygınlaştırılması
e)      Üretme kabiliyeti olan dişi hayvan kesimlerinin önlenmesi,
f)        Kırmızı Et Platformu oluşturulması çalışmaları bulunmaktadır.
Tüm insanların fiziksel ve ruhsal gelişimleri için yaşamları boyunca yeterli gıdaya ulaşmaları ve bu gıdaların güvenilir olması temel haktır. Konseyimiz sektörün tamamını doğrudan ilgilendiren insan sağlığı ve gıda güvenirliği konularını hassasiyetle takip edecek ve bu doğrultuda çalışmalar yürütecektir.
Bildiğimiz üzere Avrupa Birliği Katılım Müzakereleri sürecinde Bitki Sağlığı, Gıda Güvenirliği ve Veterinerlik Faslı 30 Haziran 2010 tarihinde açılmış olup, söz konusu fasıl ‘’ tarladan sofraya güvenilir gıda ‘’ yaklaşımı ile birlikte   AB’nin güvenilir gıda tüketimine dönük mevzuatlarının ve uygulamalarının ülkemizce uyumlaştırılmasını içermektedir. Mevcut durumda söz konusu fasıla dönük olarak Gıda Güvenliği başta olmak üzere tüm konularda belirgin aşamalar kaydedilmiştir.
Bildiğiniz üzere, yakın zaman içerisinde Bakanlığın gerçekleştirdiği en büyük değişimlerden biri Et ve Et Ürünleri Tebliği çıkarılması olmuştur. Söz konusu tebliğin yürürlüğe girmesi sektörde önemli değişikliklere yol açmış, beyaz et ve kırmızı et karışımları engellenmiş olacaktır.
Geleneksel Sucuğa Koruma
Tebliği kapsamında yer alan ürünlerde soya kullanımı da yasaklanmıştır. Bu kapsamda kırımızı etten üretilen köfte ve döner ile kanatlı eti ve dönerinde soya ve soya ürünleri kullanılmayacaktır. Geleneksel ürünlerimizden biri olan sucuğun geleneksel ürün şekli korunmuş ve daha önce ısıl işlem görmüş sucuk benzeri ürün adı altında satılan ürünlerde tüketicinin kandırılması önlemiştir.
Kırmızı et tüketimi
Konseyimizin en önemli amaçlarından birinin kırmızı et üretim, tüketiminin artırılması olduğunu önemle belirtmek isteriz. Bu nedenle ülkemizde kişi başına düşen yıllık ortalama 12 kilogram kırmızı et tüketimimizi Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasına getirebilmek için  gerekli tüm tedbir ve faaliyetler ile ilgili çalışmalar yürütmekteyiz.
Konseyimiz, insan sağlığını doğrudan etkileyen faktörlerden biri olan gıda güvenirliği üzerinde hassasiyetle durmakta ve güvenilir gıdanın halka arzını sağlamak ve özellikle genç neslin kırmızı et protein ihtiyacını karşılamak noktasında da aynı hassasiyeti göstermektedir. Bu kapsamda kırmızı et tüketiminin sağlığa olan olumlu faydalarının vurgulanması ve tüketiciyi bilinçlendirmek amacıyla kamu spotları oluşturulması için çalışmalar yapmaktayız.
Yönetim Kurulumuz 2013 yılı çalışma programında Kırmızı Et Tüketiminin artırılması için bir Kırmızı Et Platformu içerisinde Bakanlık ve sektörümüzün tüm kesimleri ile işbirliği içerisinde çeşitli faaliyetler düzenlenmesi için çalışmalar yürütülmektedir. dedi.
Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Veteriner Hekim Sayın Ahmet Yücesan’ın yaptığı yukarıdaki konuşmadan sonra soru-cevap bölümüne geçildi.
Sorulan bir soruya karşılık Veteriner hekim Dr. Ahmet Yücesan tavuk sucukların tam tavuk, sığır sucuklarının tam sığır sucuğu olduğunu, tam tavuk sucuklarına tavuk yağı katılamadığını, tam tavuk ve sığır sucuklarına sığır yağı katıldığını, sığır sucuklarında sığır yağı oranın % 30 olduğunu bildirdi.
Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı Veteriner Hekim Dr. Ahmet Yücesan’a hayvan beslenmesinde genetiği değiştirilmiş yemlerin tüketiciler için tedirginliğe yol açtığı, Konseyin hayvan beslenmesinde GDO’lu yem kullanımına kurumsal ve/veya şahsen karşı olup olmadığını sorumuza:
Konseyin böyle bir kararının olmadığını Ulusal Kırmızı Et Konseyinin bu konuda bilimsel kurul olmadığı dolayısı ile bir açıklama yapmasının mümkün olamayacağını söyledi.
Aynı sorumuz için Ulusal Kırmızı Et Konseyi Üyesi Tüketici Haklar Derneği Genel Başkan yardımcısı, Tüketici Dernekleri Federasyonu üyesi Sayın Ergün Kılıç söz alarak kendisinin ve Konsey de temsil ettiği tüketici derneklerinin hayvan beslenmesinde genetiği değiştirilmiş yem kullanımına karşı olduğunu, sadece kendisinin karşı olması ile Konseyde karar alınamayacağını ve kendisinin GDO’ya Hayır Platformunun üyesi olduğunu bildirdi.
Ulusal Kırmızı Et Konseyi Başkanı sorulan başka bir soruya karşılık iki ay önce canlı hayvan ithalatında % 30 olan gümrük vergisinin % 40’a çıkarılmasının et, canlı hayvan fiyatlarını yükseltmediğini aksine içerde fiyatların düştüğünü, bu düşüşün yem fiyatlarının artması üzerine besicilerin besi hayvanlarını ekonomik ömrü gelmeden kesime gönderdiğini, keza süt ineği olan damızlık hayvanlarında kesime gönderilmesi sebebi ile et ve canlı hayvan fiyatlarında düşüşün yaşandığını bildirdi. Türkiye de kişi başı yıllık 12 kilogram gibi gözüken et tüketimine ülkemizi ziyaret eden yıllık 25 milyon turistin dahil olduğunu sözlerine ekledi.
Sorulu cevaplı devam eden basın toplantısında Suriye’den kaçak hayvan girişlerinin Urfa-Mersin hattında kurban bayramı öncesinde bu bölgede ve Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu bölgesinde geçen yıl 800 TL olan koyunların bu yıl yerlilerinin 200-400 TL’den satılmasına, o bölgede hayvan hastalıklarına yol açtığı sorusuna karşılık Konsey Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Albayrak ise hayvan hastalıklarının spekülatif haberler olduğunu, Suriye’den kaçak hayvan girişlerinin abartılı olduğunu, her küpesiz hayvana kaçak denilemeyeceğini söyledi. Aynı soru ile ilgili söz alan Konseyin Kamu temsilcisi ve Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Veteriner Hekim Sayın Erhan Akçay ise Hayvan hastalıklarının yok edilmesi için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının çok büyük projeler yürüttüğünü mesela tüberkülozun yok edilmesi için çok büyük destek verildiğini söyledi.
Ulusal Et Konseyi üyesi ve Kasaplar Federasyonu Başkanı, iki yıl öncesinde et ithalatı arifesinde de telefon ile görüşlerine başvurduğumuz  Sayın Fazıl Yalçındağ’a basın toplantısı bittikten sonra ayak üstü bir soru sorduk:
Canlı hayvan ithalatında gümrük vergileri iki ay önce % 30’dan % 40’a çıkarılmasına rağmen canlı hayvan fiyatları düştü, hayvancılık sektörünün rahatlaması için siz gümrüklerin artırılmasına taraftar mısınız?
Gümrüklerin artırılıp artırılmaması çok da önemli değil hayvancılık sektörünün canlı hayvan üretebilir hale getirilebilmesi önemlidir. Türkiye hayvan ıslahında ırk seçimini yeniden gözden geçirmelidir. Holştein cinsi hayvanların süt verimleri tüm ırklardan yüksek. Bu hayvanlar narin ve hastalıklara karşı dayanıksızdırlar. Otuz-kırk yıl önce holştein yerine simental tercih edilmeli idi. Simentalin çiğ sütü az ama holşteinin sütünden daha kalitelidir, et verimi fazladır.
 Kişi başına kırmızı et tüketiminin artırılması önemlidir. Avrupa Birliği Ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletlerindeki kişi başı et tüketiminin nerede ise dokuzda birini tüketiyoruz. ‘’Ot yiyenler değil et yiyenler dünyayı yönetiyor dedi..’’
İnsan beslenmesinde iki grup protein var olup protein bitkisel ürünlerde hayvansal ürünlerden et, süt ve süt ürünlerinde bulunmaktadır. Baklagillerde yüksek miktarda, tahıllarda düşük, otlarda daha düşük, ette ise hepsinden daha yoğundur. Bitkisel ve hayvansal proteinlerin aminoasit çeşitlerinde farklılıklar var olduğundan iki türden de günlük olarak eşit tüketmek durumundayız.
Öğrenim çağındaki çocukların beslenmelerinin, beslenme yetersizliklerinin akademik başarıları ile doğrudan ilişkisi vardır. İşte bu beslenme yetersizliklerini protein eksikliği oluşturuyor. Dünya da Türkiye tarımda beşinci Avrupa da ise birinci ülke konumunda olmak ile övünülüyor olunsa da Avrupa ve Rusya’ya sebze ve meyve ihracatımızda bir nevi ot satarken birincilik, Avrupa ve Amerika’dan canlı hayvan ve et satın alırken de birinciyiz. 1 kilo ete karşılık on kilo ot satıyoruz neredeyse. Bu takas ve mecburi iş bölümüne ne dersiniz?
Ot yiyenler değil et yiyenlerin dünyayı yönettiği olgusunda onların et yedikleri için mi dünyayı yönettikleri, yoksa dünyayı yönettikleri için mi et yedikleri sorusunun cevabı önemlidir.
Türkiyenin emperyal geliri yok. Türkiye insani gıda da  etini, sütünü, otunu, tahılını keza hayvansal gıda da tahıl ve bakliyatını (soya), proteinini kendisi üretmek zorundadır.
Son dört yılda hayvancılık, damızlık, besi, et, yem, çiğ süt sektöründe sürekli gündem değişmektedir. Bu sektör yarının ne olacağını görememektedir. Yarının ne olacağını göstermeyen ise canlı hayvan ithalatının devam ettirilmesidir.
Son dört yılda istikrarlı bir sektör ise yem, enerji, işçilik vb. çiğ süt-damızlık üretiminin tüm girdilerinin fiyat artışları karşısında etkilenmeyen ve etkilenmenin aksine son dört yılda ivmeli şekilde, 2011 yılında ise % 20 büyüyen, büyüdükçe devleşen, devleştikçe devletleşen, devletleştikçe de hayvan varlığını, proteine, gıdaya erişimi tehdit eden endüstriyel süt sektörüdür.
Hayvancılığın dinamosu çiğ süt fiyatlarıdır. Çiğ süt fiyatları olması gereken seviyelere getirilmedikçe hayvancılık sektörümüzde canlı hayvan varlığımız yeterli varlığa kavuşamayacağından et fiyatları da istikrara kavuşamayacak.
2010 yılında yükselen et fiyatlarına ithalat ile fren yaptırılırken, yine o yılda yükselen ve kendiliğinden olması gereken şimdiki uygulanan fiyatlara yaklaşan 1 TL bandına gelmesi ile 2010 yılı mart ayında endüstriyel süt sektörü kendi aralarında anlaşarak çiğ süt fiyatlarına fren yaptırmışlardı. Sonraki aylarda ise tedricen çiğ süt satın alım fiyatları indirmişlerdi.
’’Ot yiyenler değil et yiyenler dünyayı yönettiği’’ dünya da çiğ süt-damızlık üreticisi ürettiği çiğ sütten adil bir gelir elde ediyor. 1 litre çiğ süt satış karşısında 1,5 kg yem satın alabiliyor. Türkiye de ise yemin kilosu 1 TL, çiğ süt ülkemizin batısında 85 kuruş, ortasında 70 kuruş, Doğu ve Güneydoğu Anadolu da ise 50,60,70 kuruş fiyatlardan satın alınıyor, satın aldırılıyor. Yerli üreticiler 1 litre çiğ süt karşılığında 0,85kg-0,6 kg aralığında yem satın alabiliyor
Türkiye’de hayvancılığın düğümü çiğ sütün fiyat düzeninde olup bu düğümü endüstriyel süt sektörü iyi bağlamış, çözülmüyor!
Ulusal Süt Konseyince ülke nüfusunun yeterli et tüketimi için Kırmızı Et Platformu oluşturma çalışmalarının bulunduğu ifade edilmektedir. Çocuklarımızın, gelecek nesillerin yeterli ve dengeli beslenmeleri için güzel bir proje.olup kendilerini kutlarız.
2002 yılından önce de o zamanki iktidar okul sütü projesini pilot illerde başlatmış, bu pilot iller için yapılan ihalede ihaleye teklif veren firmalar rekabet kanunlarına aykırı olarak da ihale öncesinde ihale fiyatları belirledikleri için Rekabet Kurulunca küçük cezalara çarptırılmışlardı. Bu yüzden o zamanki proje tüm ülkeye yaygınlaştırılamadı.
2012 yılı Mayıs ayında başlatılan okul sütü projesinin yayınlanan bakanlar kurulu kararnamesinde çocukların dengeli beslenmesi, fazla çiğ sütün piyasadan çekilerek fiyat istikrarının sağlanması şeklinde gerekçelendiriliyordu. 2013 yılında gerçekleştirilecek okul sütü projesinin yayınlandığı kararname de ise ‘’çiğ süt fazlalığı’’ kamuoyunda eleştirilmesi üzerine bu ibareler kararnameye yazılmadı. Ama gerçekte Türkiye’de fazla çiğ süt olmayıp arz fazlası var yalanı altında fiyat indirme uygulama tehditlerinin var oluşundan dolayı endüstriyel süt sektörüne okul sütü projesi diyet olarak verilmiştir.
Beslenme çağındaki çocukların et tüketiminde farkındalık yaratılmasında ‘’ Okul Eti Projesi ‘’ gibi devasa bütçeli bir projeyi UKON’un kamuya kabul ettirebilmesi mümkün değil.OKON’un böyle bir niyet ve hedefi var olup olmadığını bilmesek de UKON’un canlı hayvan satın alımlarında canlı hayvan fiyatlarını düşürebilme gibi bir gücü yok ki kamudan devasa diyet alabilsin. Ancak ve ancak kendi üyelerinin üye aidatları, kamunun da çok az bir maliyet desteği ile medyada kamu spot desteklerini görebilmek mümkün olacaktır. Onu da kamu verirse!
Şayet 15 milyon ton çiğ süt üretimi var ise kişi başı süt ve süt ürünleri tüketimimizin 202 litreyi bulduğu görülmekte olup süt ve süt ürünleri tüketiminde Avrupa ülkelerine yaklaşmış durumdayız. Süt ve süt ürünlerindeki tüketim de sorun kişi başı tüketimde değil toplumumuzun alt gelir gruplarındaki tüketiminin ne olduğunun belirsizliği, düşüklüğüdür.
Kırmızı et tüketimindeki sorun ise hem kişi başı tüketiminin azlığı ve bu azlık içinde alt gelir gruplarının tüketim miktarının ne olduğunun belirsizliğidir. Bu belirsizlik gelecek nesillerimiz olan büyüme çağındaki çocuklar için ciddi bir tehdittir.
UKON’un Kırmızı Et Platformunun en isabetli yapacağı işlerden birisi de toplumun alt gelir gruplarının kişi başı kırmızı et tüketimlerinin ne olduğu çalışmasını yapmasıdır.
Kırmızı Et Platformuna başarılar dileriz.  


Uzun Raf Ömrünün Ekonomisi, Kapitalist Sistemin Gıda Cephesi


YAVUZ DİZDAR / YÖNETİCİNİN KEYFİ

Uzun raf ömrünün ekonomisi, kapitalist sistemin gıda cephesi

 
26 Aralık 2012 Çarşamba 08:11-Dünya Gazetesi


 
Size bu satırlarda sık sık sözünü ettiğim ve her fırsatta uzak durulması gerektiğini vurguladığım uzun ömürlü gıdanın bir de ekonomik analizinin yapılması gerekiyor. Konuyu UHT kutu süt üzerinden irdeleyelim, böylelikle meseleyi daha kolay anlatabilirim. Süt mantığı gereği en az işlemden geçirilmesi gereken sıra dışı özellikleri olan bir beslenme unsurudur. Bu kural inek ya da keçi sütü söz konusu olduğunda da değişmez, o da bizim Pastör'den beri bildiğimiz pastörizasyon işlemidir. Süt böylelikle hastalık yapan (patojen) mikroplardan arındırılır. Ancak homojenizayon (sütün 85 derecede 1400 metre su basıncıyla çok ince bir delikten püskürtülerek 'yağının kırılması) ve sonrasında UHT (ultra high temperature, yani çok yüksek sıcaklık olan 140 derece, süt kaynayacağından düdüklü tencere prensibi gereği buna ulaşabilmek için 50 metre su basıncı) işleminden sonra sütün steril edildiği kabul edilir, bu durumda süt en az 6 ay kutuda kalabilir, ama daha önemlisi açıldığında, yani bulaşma olduğunda da buzdolabı şartlarında rahatlıkla bir ay kesilmeden (ama asla ekşimeden) kalır. Süt endüstrisi UHT kutu sütlere açılmadığı sürece 4 ay raf ömrü vermektedir, bunlar zaten marketlerin buzdolaplarında değil, genel ortamlarında üst üste yığılarak satılır.
 
Uzun raf ömrünün çelişkisi, pazarlık ve seyrek dağıtımın getirisi 
 
Çok değerli ekonomist bir dostuma bu durumu aktardığımda, "bozulmayan bir ürün pazarlamanın aslında kapitalist sistem açısından hatalı" olduğunu söyledi. Uzun raf ömrü (bozulmama) gerçekten bir çelişkidir, ancak işin arka planına baktığımızda durum değişir. Süt endüstrisinin çok küçük bir kısmı sütünü kendi olanaklarıyla üretir, tamama yakını küçük üreticiden toplayarak alır. Bu üreticiler Anadolu'nun (artık Doğu hariç) ve Trakya'nın hayvancılıkla uğraşan kesimidir. Çiğ süt üreticilerinden aldığımız bilgiye göre sütün üreticiden alınan litre fiyatı, üreticinin ineklerini besleyebileceği ve yaşamını sürdürebileceği ederinin aslında çok altındadır. Ancak küçük çiftçi sütünü sütçüler aracılığıyla tüketiciye eriştiremediği için (organize olmanın, daha doğrusu kooperatifleşmenin eksikliğidir), sütü endüstrinin önerdiği fiyata satmak zorundadır, zira "gerçek yoğurt" gibi (7-10 günlük) orta ömürlü ya da peynir gibi uzun ömürlü bir türev ürüne dönüştüremezse, çiğ süt saklanamaz, bozulur. Anadolu'da türev süt ürünü (özellikle peynir) üretebilecek küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) çok kısıtlıdır. Mevcut olanların bir kısmı yerel üretim yapar, bunları bulabildiğiniz tek yer otobüslerin konaklama tesisleridir, yani büyük şehirlere asla erişemez. O halde sözün özü; küçük boyutlu üretici sütünü büyük endüstriye satmak zorundadır. Bu durum bir felakettir, elinde 4 aylık raf ömrünün ötesinde, aslında çok daha uzun süre dayanabilecek UHT "süt benzeri ürün" sahibi endüstri fiyatı belirler. Kapitalist ekonominin mantığına aslında uymayan bir durum bir anda "tröst" oluşturabilmenin kuralı haline gelir.
 
Hijyen ve ambalaj histerisi, küçük üreticiyi ezme becerisi
 
Bütün bu endüstriyel manipülasyonun üstüne üstlük "kanunlarla korunan" iki mesnedi vardır: 
 
1) Hijyen, yani mikroptan arındırma (aslında açılınca da bozulmama anlamına gelmez, ama "mililitrede bakteri miktarı" gibi "süslemelerle" mantığa büründürülmeye çalışılır, 
 
2) "ambalaj" çarpıtılarak sağlıklı gıdayla özdeşleştirilmeye uğraşılır. 
Çünkü mikrop saplantısı temizlik malzemesi (aslında doğrudan deterjan) endüstrisinin güdüm merkezidir, bunlar Batı'nın soğuk savaş günlerinin "hediyesi" McCarthy hezeyanlarının endüstriyel mertebesidir. Oysa endüstri güğüme laf ederken, sütü de büyük güğüm kamyonlarıyla toplar. "Ambalaj" ise endüstriyi küçük üreticiden ayırmanın başlıca unsurudur, çaresiz köylüye kutuyla vurulan boyunduruktur. Velhasıl, kapitalist sistemin "bozulan iyidir" mantığı gıdada geçerliliğini yitirir, süt bunun en çarpıcı örneğidir. Bu ekonomik paradoksta endüstrinin kazançlı çıkmasının iki nedeni, yukarıda anlattığımız fiyatı belirleyebilme gücü ve uzun raf ömrü nedeniyle günlük dağıtım yapmasının gerekmemesidir. Bu ülkede gazeteler her gün dağıtılırken, ekmek her gün bakkallara ulaştırılırken, gıda endüstrisinin ne ayrıcalığı var ki? Endüstrinin en korkulu rakibi o nedenle "sokak" ya da "merdiven altı" diyerek "ahlaksızlık" ya da "kaydır kuydurla" itham etmeye çalıştığı küçük üreticilerdir. 

Kaynak:http://www.dunya.com/uzun-raf-omrunun-ekonomisi-kapitalist-sistemin-gida-cephesi-150601yy.htm

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından Kamuoyu Duyurusu

Taklit ve Tağşiş Yapan 25 Gıda İşletmesi Açıklandı.
 
Kamuoyuna Duyurulur
(SÜT ÜRÜNLERİ)
       Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı kontroller sonucunda sahip olduğu bilgileri, 5996 Sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”nun 31 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca kamuoyunun bilgisine sunabileceği hükme bağlanmıştır.
       Ayrıca, 17 Aralık 2011 tarihli Gıda ve Yemin Resmi Kontrolüne Dair Yönetmeliğin 8 inci maddesi gereğince laboratuvar sonucu ile taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten/ithal eden firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarasının Bakanlık resmi internet sitesinde Bakanlıkça kamuoyunun bilgisine sunabileceği hükmü yer almaktadır.
        Bu kapsamda, laboratuvar sonucu ile taklit ve tağşiş yaptığı kesinleşen 25 gıda işletmesi  ve bu işletmelerin ürettiği 37parti ürüne ait (17 peynir, 12 yoğurt, 7 tereyağı, 1 UHT süt) bilgiler aşağıda yer almaktadır.
       Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur. 
Kamuoyuna Duyuru Tarihi
Firma Adı
Ürün Adı
Marka
Parti/Seri No
06/12/2012
 
Sütkon Gıda Tar. Ürn. ve  Day.Tük. Mal. San. Tic. Ltd. Şti./KONYA
 
Yağlı Eritme Peyniri (Bitkisel Yağ)
Demircizade
12.04.2012
21.04.2012
26.07.2012
 
Mehmet Demirci Gıda Tar. Ürn. Oto. İnş. San. Tic. Ltd.Şti./ KONYA
 
Eritme Peyniri
(Bitkisel Yağ)
Ozan Demircizade
20052012
Süller Peynircilik Süt ve Süt Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti./DENİZLİ
Peynir Karışımı(Nişasta)
Süller
12.09.2011
Saruhanlılar Süt ve Süt Ürünleri/ DENİZLİ
Peynir Karışımı(Nişasta)
Ovmalux
16.03.2012
Narin Süt ve Süt Ürünleri Gıda Paz. San. Tic. Ltd. Şti./KAYSERİ
Tam Yağlı Tulum Peyniri(Bitkisel Yağ)
Narlıtepe
077
066
038
Narin Süt ve Süt Ürünleri Gıda Paz. San. Tic. Ltd. Şti./KAYSERİ
 
Tulum Peyniri(Bitkisel Yağ)
Zirve
068
Narin Süt ve Süt Ürünleri Gıda Paz. San. Tic. Ltd. Şti/KAYSERİ
Tulum Peyniri(Bitkisel Yağ)
Narlıtepe
181
210
Birsen Güven Gıda San. ve Tic. A.Ş./KAYSERİ
Tam Yağlı Tulum Peyniri(Bitkisel Yağ)
Karel
08
Torunoba Süt Ürünleri/ELAZIĞ
Tam Yağlı Tulum Peyniri(Bitkisel Yağ)
Torunoba
348
YGS Süt ve Süt Ürünleri  San. ve Tic. Ltd. Şti. /İZMİR
Taze Kaşar Peyniri(Bitkisel Yağ)
Acan
02.04.12
YGS Süt ve Süt Ürünleri  San. ve Tic. Ltd. Şti. /İZMİR
 
Taze Kaşar Peyniri(Bitkisel Yağ)
 
Can
11.03.2012
 
İzsüt Besicilik Tar. Gıda İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti./İZMİR
 
Kaşar Peyniri(Bitkisel Yağ)
Özay
26.03.2012
Baran Süt Ürün. Day. Tük. Mal. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. /İZMİR
Homojenize Yoğurt(Bitkisel Yağ ve jelatin)
Özdoğan Tatal
03.04.2012
Çakıroğlu Süt Ürün. Gıda ve Hayv. San. Tic. Ltd. Şti./İZMİR
Tam Yağlı Homejenize Yoğurt (Bitkisel Yağ, Jelatin)
Çakıroğlu
21.05.2012
Yeşil Tire Süt Mamülleri/İZMİR
Homojenize Yoğurt (Bitkisel Yağ)
Yeşil Tire
30.05.2012
Elbistan Altınova Gıda Hay. San. Tic. Ltd. Şti./KAHRAMANMARAŞ
Tam Yağlı Yoğurt(Jelatin)
Elbistan Altınova
0000737
 
Aydınoğlu Süt Mamulleri /KAHRAMANMARAŞ
 
Yarım Yağlı Yoğurt(Jelatin)
Çilem
26.06.2012
Şelale Süt Ticaret ve San. Ltd. Şti./ANTALYA
Homojenize Yoğurt(Jelatin)
Çağlayan
Son Tüketim Tarihi/ 18.04.2012
Mustafa Hazar-Yüksel Mandıra/İZMİR
Tam Yağlı Homojenize Yoğurt(Jelatin, Bitkisel Yağ )
Burgucu
21.07
Arıkan Süt Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. /İZMİR
Tam Yağlı Tava Yoğurdu(Jelatin, Bitkisel Yağ)
Arıkan Süt Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti.
12.06.2012
Aydoğan Süt Mam. İml. İhr. Tic. San. Ltd. Şti/İZMİR
Kaymaksız Yoğurt(Jelatin, Bitkisel Yağ)
Aymer Süt
30.03.2012
29.07.2012
Aydoğan Süt Mam. İml. İhr. Tic. San. Ltd. Şti./İZMİR
Pastörize Yağlı Homojenize Kaymaksız Yoğurt(Jelatin, Bitkisel Yağ)
Aymer Süt
11.07.2012
Adım Süt ve Gıda Ürn. San. ve Tic. Ltd. Şti./İZMİR
Tava Yoğurt(Jelatin, Bitkisel Yağ)
Adım
28.05.2012
Temel Gıda/TRABZON
Geleneksel Tereyağ(Bitkisel Yağ)
Subaşılı Hekimoğlu Temel
05.07.2012
Beyaz Süt ve Tarım Ürn. San. Tur. Paz. Ltd. Şti./İZMİR
Tereyağı(Bitkisel Yağ)
Beyazca
03
05
Emin Gıda İnş. Oto. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti/ANKARA
Pastörize Tereyağı(Bitkisel Yağ)
Bayella
04-01
Tokgöz Gıda San. ve Tic. A.Ş./ANKARA
Tereyağı(Bitkisel Yağ)
Frozya
20-13
Tokgöz Gıda San. ve Tic. A.Ş./ANKARA
Tereyağı(Bitkisel Yağ)
Tokgöz
03
Sakarya Süt ve Gıda San. Tic. Koll. Şti./TEKİRDAĞ
Tereyağı(Bitkisel Yağ)
Özne
001/01
Mar Tüketim Maddeleri İhr. İth. San. Ve Tic. A.Ş./BALIKESİR
Yarım Yağlı UHT Keçi Sütü(İnek Sütü)
Kay
143/2