Sağlıklı ve güvenilir ürünlere ulaşma isteği ekolojik diğer adıyla organik ürünlere olan ilgiyi artırıyor. Zirai ilaç kalıntısı nedeniyle bir çok hastalığa yol açtığı bilinen sağlıksız gıdalar ve diğer tüketim mallarının olumsuz etkileri, ekolojik ürünlere olan talebi yükseltiyor.Dünyada ekolojik ürün pazarının 80 milyar dolara yaklaştığı tahmin ediliyor. Bunun büyük bölümünü gıda, içecek, tekstil ve kozmetik ürünleri oluşturuyor.Türkiye’de ise uzun yıllar ekolojik ürünlerin neredeyse tamamı ihraç edilirken son yıllarda iç pazarda da talep görmeye başladı. Bu talep ekolojik pazarların yaygınlaşmasını beraberinde getirdi.
Ekolojik pazarlar nerelerde kuruluyor? Bu pazarlarda satılan ürünler denetleniyor mu? Ürünler gerçekten organik mi? 
Herhangi bir semt pazarına gittiğinizde tezgahtaki sebze meyvenin neredeyse tamamının “organik” diye satıldığı bir ülkede organik ürünlere karşı duyulan kuşkuyu hoşgörüyle karşılamak gerekir.
Fakat semt pazarları ile ekolojik pazarlarını da karıştırmamak lazım.
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Ekolojik Üreticiler Derneği, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği gibi sektörün en aktif sivil toplum örgütleri yerel yönetimlerle işbirliği yaparak İstanbul ve İzmir başta olmak üzere ülkenin değişik yerlerinde her hafta çok sayıda ekolojik pazarın kurulmasını sağlıyor.
Ekolojik ürünlerle ilgili ilk pazar Buğday Derneği’nin projesi olarak Şişli Belediyesi’nin desteği ile “%100 Ekolojik Pazar” adıyla 2006′da kuruldu.
Anadolu’nun değişik yörelerindeki üreticilerle İstanbul’daki tüketiciyi buluşturmak sanıldığı kadar kolay olmadı. Birçok sorun yaşandı. Ülkenin her yerinden ekolojik ürünleri İstanbul’a taşımak bile başlı başına bir maceraydı.
Fakat bu ürünleri üretenler ürünlerini değerinde satmak, tüketiciler ise gerçekten organik olduğuna inandıkları ürünleri güvenle alıp tüketmek istiyordu. Ekolojik pazarlar bu buluşmayı sağlıyor.
İstanbul Şişli’de başlayan bu serüven yerel yönetimlerin desteği ile ülkenin değişik merkezlerine yayıldı. Buğday Derneği’nin koordinasyonunda İstanbul’da Şişli, Kartal, Beylikdüzü ve Bakırköy’de, Samsun İlkadım, Konya Meram, yaz sezonunda Balıkesir Burhaniye’de organik pazar kurulmasını sağlıyor. Bu halkaya 15 Haziran’da Türkiye’nin ilk yavaş şehri (Citta Slow) Seferihisar, 21 Temmuz Pazar günü ise Kayseri Kocasinan eklendi.
Ekoloji Üreticileri Derneği’nin organizasyonu ile, İstanbul’da Maltepe Belediyesi Organik Halk Pazarı, Kadıköy Belediyesi Organik Halk Pazarı, Zeytinburnu Organik Halk Pazarı , Eyüp Belediyesi Kemerburgaz Organik Köy Pazarı, İzmir’de Bornova Belediyesi Organik Ürünler Pazarı her hafta kuruluyor.
Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği(ETO)’nin ilk organik ürünler pazarı İzmir Karşıkaya’da açıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Karşıyaka Belediyesi ile işbirliği yapan ETO’ nun koordinasyonunda Karşıyaka’nın yanı sıra geçen ay İzmir Urla’da ve 20 Temmuz’da da Balçova Belediyesi’nin desteği ile İzmir Balçova ‘da organik pazar açıldı.
2012′de yayınlanan pazaryerleri hakkındaki yönetmelikle belediyelere resmen organik pazar açma yetkisi tanınınca pazar sayısı artmaya başladı.
Bu pazarların yanı sıra yerelde açılan pazarlar olabilir. Özellikle yerel yönetimlere yani belediyelere organik ürün pazarı açma yetkisinin verilmesi yaklaşan yerel seçimler öncesinde birçok belediye bu konuda girişimlerde bulunabilir. Fakat bu pazarların sürdürülebilir olması için iyi bir altyapıya, güçlü bir organizasyona sahip olmaları gerekir.
Buğday Derneği, %100 Ekolojik Pazarlar Koordinatörü Batur Şehirlioğlu’na göre ekolojik pazarlarda bir fiyat stratejisi olmadan başarıya ulaşmak mümkün değil. Özellikle orta gelire sahip olan tüketicilerin ulaşabileceği fiyatların belirlenmesi, ülkede ekolojik tarımın yaygınlaşması için çok önemli. Şehirlioğlu’na göre, üretimde ve tüketimde yerellik ve yeterlilik çok önemli.
Buğday Derneği koordine ettiği pazarlarda düzenli olarak ürünleri analiz ediyor. Kalıntı çıkan üreticilere ait ürünler ile ilgili bilgi ilgili kontrol ve sertifika kuruluşları ile paylaşılıyor, durum özelinde gerekli tedbirlerin alınmasından sektörden ihraca kadar çeşitli yaptırımlar uygulanıyor.
Ekolojik pazarlar sadece ürün alınıp satılan yerler değil. Aynı zamanda bir yaşam biçimi sunuluyor. Yapılan etkinlikler, düzenlenen toplantı ve paneller ile ekolojik yaşam, çevre duyarlılığı ve dünyaya farklı bir bakış sergileniyor.