İkizdere'de HES Kararı-İkizdere Vadisi Doğal Sit Alanı İlan Edildi.



Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Rize'nin İkizdere Vadisi'ni doğal sit alanı ilan etti. Bu kararla, İkizdere'de Anzer, Cimil ve Ovit bölgesinde planlanan 22 hidroelektrik
santralinin (HES) yapılamayacağı öne sürüldü.

İkizdere Derneği, vadide planlanan HES'lerin yapımını engelleyebilmek için 23 Nisan 2008 tarihinde İkizdere Vadisi'nin sit alanı ilan edilmesi için Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna müracaat etti. Müracaatın ardından bugüne kadar geçen sürede kurul, vadide birkaç kez bilirkişi incelemesi yaptı. İncelemeler sonunda bölgenin durumunu ortaya koyan yaklaşık 300 sayfalık rapor hazırlandı.

Kurul üyeleri, son olarak vadide dün yaptıkları keşfin ardından bugün toplanarak İkizdere Vadisi'nin doğal sit alanı ilan edilmesine karar verdi.
ESKİ İKİZDERE DERNEĞİ BAŞKANI EKŞİ
Mimar Mühendisler Grubu Yerbilimleri Komisyonu Başkanı ve eski İkizdere Derneği Başkanı Kadem Ekşi, yaptığı yazılı açıklamada, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun bugün aldığı kararla, İkizdere Vadisi'ni doğal sit alanı ilan ettiğini belirtti.
Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25144661/


Monosodyum Glutamat-E621(Aroma artırıcı katkı maddesi)




MSG, Vetsin, yada E621 olarak da bilinen monosodyum glutamat bir çok gıda ürününde aromayı artırmak için kullanılan bir katkı maddesidir. Glutamik asit te, glutamik asidin MSG' den farklı tuzları, mesela monopotasyum glutamat gibi, MSG ile aynı etkiyi gösterirler. Glutamat aynı zamanda gıdaya umami diye adlandırılan farklı bir tat katar. Bilimsel olarak bu tat beşinci tat olarak acı, tatlı, tuzlu, ekşinin yanında kabul edilir. Glutamat proteinin ana bileşenidir. Hemen hemen bütün protein içeren gıdalarda (et, kümes hayvanlarının etleri, deniz ürünleri) doğal olarak bulunur. Doğal olarak bulunan glutamat, umami tadını vermek için geleneksel olarak kullanılmıştır.


Geçmişte glutamata bağlı halsizlik, uyuşma ve çarpıntı semptomlarının olduğu vakalar bildirilmiş. Bu durum Çin-lokantası sendromu olarak adlandırılmıştır. Fakat, bilimsel olarak hiçbir zaman bunun glutamat tarafından olduğu kanıtlanamamıştır.

Gıdalarda kullanılan glutamatın miktarı, gıdanın % 0,1 ile % 0,8'i arasındadır. Bu miktar geleneksel gıdalarda doğal olarak bulunan glutamat seviyesinin benzeridir. Glutamat tadı kendini sınırlandırır. Bunun anlamı; yemeğe uygun miktardan daha fazla eklendiğinde tada çok fazla bir katkıda bulunmaz, hatta tat dengelerine zarar bile verebilir. Glutamatın ne olduğunu daha iyi anlamak ve açıklık kazandırmak için aşağıda sık sorulan sorular için verilen cevaplar yardımcı olabilir. Diğer aroma artırıcı katkı maddeleri ve MSG' a ait etiket bilgileri de aşağıda verilmiştir.

Kaynağı ve Vücuttaki fonksiyonu

Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

Glutamik asit, vücudumuzdaki ve besinlerde 2 formda bulunur. Birisi diğer amino asitlerle bağlı olduğu ‘bağlı' form, diğeri ise tek başına amino asit olarak bulunduğu ‘serbest' formdur. Besinlerin tadında sadece serbest glutamat önemli bir rol oynar.

Son çalışmalar gösteriyor ki besin kaynaklı glutamat bağırsaklar için ana enerji kaynağıdır. Bağırsakların glutamata karşı çok yüksek afiniteleri vardır ve çalışmalar gösteriyor ki gıda olarak alınan glutamatın ancak % 4' ü vücuda geçmektedir. Bu da gösteriyor ki vücudun geri kalan kısmı için gerekli olan glutamatın neredeyse tamamını vücut kendisi sentezlemelidir.

Besinlerdeki bütün glutamatlar, ister bağlı ister serbest formda olsun, bağırsaklarda serbest forma getirilir; ve bağırsaklar tarafından enerji üretiminde kullanılırlar. Glutamat aynı zamanda beyinde nörotransmiter olarak da kullanılır. Kan beyin bariyeri (kanda taşınan maddelerin beyin hücrelerine geçmesindeki kontrol bariyeri) glutamatın geçmesine izin vermez. Bundan dolayı beyin kendi glutamatını glikoz ve diğer amino asitlerden kendisi sentezler.

Glutamat, İnsan metabolizmasında merkezi noktalarda bulunduğundan dolayı önemli fonksiyonları vardır. Örneğin protein sentezinde substrat, glutaminin prekürsörü, azot taşınmasında ve daha bir çok yerde önemli bir rol oynar.
Bulunduğu yerler ve üretimi


Glutamat doğal olarak bir çok besinde bulunmaktadır. Et, balık, sebzeler ve tahıllarda bağlı formda, domates, süt, patates, soya sosu ve bir çok çeşit peynirde serbest formda bulunur. Besinlerde doğal olarak bulunmasının yanı sıra, sonradanda bir çok gıdaya eklenebilir. Çorbalarda, soslarda ve birçok işlenmiş gıdada sıklıkla kullanılır.

Bir çok asya yemeği, kimi zaman soya ya da balık sosu gibi doğal kaynaklı kimi zaman ise aroma artırıcı olarak eklenen glutamattan gelen glutamat tadına sahiptir. İtalyan mutfağında ise, peynir ve domatesteki glutamat yemeklere lezzet katmaktadır. Glutamat, gıdaların orijinal tadını artırmakta ve onları daha lezzetli hale getirmektedir.

Monosodyum glutamatın ticari üretimi 1909 da başladı. Geçmişte doğal proteinlerin, mesela buğday gluteni, hidrolizi yolu ile üretiliyordu. Şimdi ise bakteriyel fermantasyon yolu ile üretilmektedir. Bakteri (Corynebacterium Glutamicus) fermantasyon substratı olarak şeker, melas ya da nişasta içeren sıvı bir ortamda üretilir. Bakteriler fermantasyon yoluyla glutamik asit üretir ve ortama verirler. Glutamik asit ortamda birikir ve daha sonra filtrasyonla ayrıştırılır, saflaştırılır ve nötralizasyon ile MSG' a dönüştürülür. Daha sonra ekstra bir saflaştırma, kristalizasyon ve kurutma ile beyaz bir toz haline gelir. Artık aroma artırıcı olarak kullanıma hazırdır.

Monosodyum glutamattan başka diğer aroma artırıcılarda kullanılmaktadır. Bazıları yine glutamat kaynaklıdır, bunlar; monopotasyum glutamat, kalsiyum diglutamat, monoamonyum glutamat ve magnezyum diglutamattır.

Glutamat kaynaklı olmayan ancak aynı tat özelliklerini verenler ise guanilik asit, disodyum guanilat, dipotasyum guanilat, kalsiyum guanilat, inosinik asit, disodyum inosinat, dipotasyum inosinat, kalsiyum inosinat, kalsiyum 5'-ribonükleotidaz ve disodyum 5'-ribonükleotidaz.

Aroma artırıcılar, içindekiler listesinde hangi kategoride ise (örneğin, aroma artırıcılar) o başlık altında ya kendi özel isminde ya da onu ifade eden “E” kodu ile bildirilir. Aroma artırıcıların E numaraları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Daha fazla bilgi için sitenin E-numaraları bölümüne bakın.

MSG' nin yan etkileri

Yıllar önce, MSG' lı gıdaların tüketimi sonrası astımı olan hastaların astım atağının olduğunu gösteren raporlar yayınlandı. Bunun üzerine, MSG ile astım arasında bir ilişkinin olup olmadığına ve MSG tüketiminin sağlık açısından bir risk oluşturup oluşturmadığına ilişkin araştırmalar yapıldı. Astım oluşumu ve MSG arasında bir ilişki kurulamadı. Çeşitli denemelerde, MSG tüketimi ile astım atağının arttığından şikayet edenler ile MSG tüketen astımlı hastalar monosodyum glutamat ile beslendi. Ancak
MSG tüketimi ile astım atağı arasında bir ilişki bulunamadı. MSG kullananlar ile plasebo kullanan insanlar aynı tepkiyi verdiler. MSG intoleransı gibi bir durumdan yakınan insanlar gıdadaki başka bir bileşene tepki vermiş olabilirler. Ancak bu MSG değildir.

Benzer başka bir deneme; baş ağrısı, baş dönmesi, ve diğer nörolojik problemleri olan insanlar üzerinde yapıldı. Bu şikayetler genelde plazma sodyum iyonu yükselmesi yada vücut sıvı hacminin düşmesine bağlıydı. MSG alımı ile bu semptomlar arasında hiçbir bilimsel ilişki kurulamadı.

MSG' ın sağlığa etkilerini değerlendiren birçok farklı deneyin bir özeti Raif ve ark. tarafından 2000 yılında yayınlandı. Bu yayınların sonuçlarına bakacak olursak; MSG güvenli bir gıda katkı maddesi olarak sayılabilir. Ne epidemiyolojik nede karşıt fikirli çalışmalar MSG' ın istenmeyen bir reaksiyona neden olduğu şeklinde bir sonuca ulaşamadılar. Bazı deneyler göstermiştir ki; MSG' ye karşı reaksiyon verdiğini söyleyen insanlarda, başka bir gıda olmadan tek başına yüksek dozda MSG alındığı zaman bazı kişisel semptomlar ortaya çıkmıştır. Ancak gerçek şu ki bu semptomlar çok ender, ne ciddi ne de ısrarcıdır, ve bu reaksiyonlar monosodyum glutamat gıdalarla birlikte alındığında ortaya çıkmamaktadır.

Şu sonuca varılabilir ki glutamat alımı genel çoğunluk için güvenlidir. Ancak doğru hazırlanmış etiketler, MSG eklenmiş gıdaları tercih etmeyen insanlara bu tür gıdalardan korunma olanağı sağlarlar.

Kaynak: http://www.food-info.net/tr/intol/msg.htm

Gıdalarda Kullanılan Emülgatörler ve Kaynakları


GIDALARDA KULLANILAN EMÜLGATÖRLER VE KAYNAKLARI (Numaraların Linkleri detaylı bilgi içindir)


 Kaynağı;Hayvansal(H)-Bitkisel(B) -Mikrobiolojik(M)-Kimyasal(K)

          Numara            İsim                                                      Fonksiyon                            Kaynağı
E322                 Lesitin                                                  Doğal emülgatör                  B,H


430                   Polioksietilen (8) stearat                    Sentetik emülgatör               H


E431                Polioksietilen (40) stearat                  Sentetik emülgatör               H


E432                Polioksietilen -20-sorbitan                Sentetik emülgatör               H
                        Monolaurat
E433                Polioksietilen -20-sorbitan                Sentetik emülgatör               H
                        mono-oleat
E434                Polioksietilen -20-sorbitan                Sentetik emülgatör               H
                        monopalmitat
E435               Polioksietilen -20-sorbitan                Sentetik emülgatör                H
                       mono stearat
E436               Polioksietilen -20-sorbitan                Sentetik emülgatör               H
                       tri stearat
E442               Amonyum fosfatlar                           Sentetik emülgatör                K


E470               Yağ asitlerinin tuzları                      Yarı-sentetik emülgatör       B,H


E471               Yağ asitlerinin mono- ve                Yarı-sentetik emülgatör       B,H
                        di-gliseritleri
E472                Mono- ve di-gliseritlerin               Yarı-sentetik emülgatör       B,H
                        esterleri
E473               Yağ asitlerinin sukroz esterleri      Yarı-sentetik emülgatör      B,H,K


E474               Sukrogliseridler                               Yarı-sentetik emülgatör      B,H


E475               Yağ asitlerinin poligliserol             Yarı-sentetik emülgatör      B,H
                        esterleri
E476                Poligliserol polirisinolat                 Yarı-sentetik emülgatör      K


E477               Yağ asitlerinin propilenglikol         Yarı-sentetik emülgatör      B,H,K
                        esterleri
E478                Laktik asit ve yağ asitlerinin       Yarı-sentetik emülgatör      B,K,H
                       gliserol ve propilenglikol esterlerinin karışımı         
E479               Esterifiye edilmiş soya yağı           Yarı-sentetik emülgatör     B,K,H


E480               Dioktil sodyum sülfosaksinat        Sentetik emülgatör            B,K


E481              Sodyum stearol laktat                      Yarı-sentetik emülgatör    B,K,H


E482              Kalsiyum stearol laktat                    Yarı-sentetik emülgatör   B,K,H


E483              Stearil tartarat                                   Yarı-sentetik emülgatör   B,K,H


484                Stearil sitrat                                       Yarı-sentetik emülgatör   B,K,H


E491             Sorbitan mono stearat                      Yarı-sentetik emülgatör  B,H,K


E492            Sorbitan tri stearat                             Yarı-sentetik emülgatör  B,K


E493            Sorbitan mono laurat                         Yarı-sentetik emülgatör    B


E494            Sorbitan mono oleat                          Yarı-sentetik emülgatör    B


E495            Sorbitan mono palmitat                     Yarı-sentetik emülgatör   B,K


543              Sodyum kalsiyum polifosfat              Emülgatör                         K


544              Kalsiyum polifosfatlar                        Emülgatör                        K


545             Amonyum polifosfatlar                       Emülgatör                        K


546            Magnezyum pirofosfat                         Emülgatör                        K


1000         Cholic asit                                               Emülgatör                         H

Kaynak: http://www.food-info.net/tr/intol/msg.htm

Süt Tozunda Kanserojen Madde:Melamin(Çapar Kanat)


06.10.2010 tarihinde Resmi Gazetede kanımızı donduran sıfır gümrükle süt tozu ve tereyağı ithalatına izin verildi. 2500 ton süt tozu kotası belirlenmiş. Bu süt tozundan 25.000.000 Litre süt üretilecek demektir.

Ülke Nüfusumuzu 75 milyon kabul eder isek istatistiksel olarak üç kişiye bir litre süt tozundan yapılmış süt düşeceğini asla hesaplamayınız.

Ya sadece sizin kullandığınız marka süt tozunu ithal edecekse haliniz harap demektir.

2500 ton da tereyağı ithalatına izin verildi. İthal edilecek ülkelerin çiftçileri, çiğ süt üreticileri Ülkemizin tüketicileri tarafından beslenecek!
Bir taraftan sıfır faizli ziraat bankası kredileri Türk Çiftçisine sunulur iken bir taraftan da sıfır gümrükle yabancı ülke çiftçileri kalkındırılıyor. Bu ne büyük çelişki?

100 başlık, 1000 başlık süt ineği işletmelerini kurmaya başlamış ülke içindeki yatırımcılar saçlarını, başlarını parçalamakta, kara kara düşünmekteler. Üreteceği çiğ süt fiyatının ne olacağının kaygısı içindeler.

Tüketici ucuz süt, ucuz yoğurt yesin, kansorejenmiş, melaminli imiş tüketici bilmez, öğrenemez düşüncesindeler ama tüketiciyi ‘’ bir bilgilendirenler ’’ var!

Çiğ Süt Üreticileri,Tüketicileri Grubu ve Bağımsız Süt Platform’unun Tüketicileri bilgilendirmek amaçlı tüm tüketicilere göndermekte olduğu açıklamayı aşağıya alıyorum: Siz de bu açıklamaları lütfen dağıtınız, tüketicilerin büyük medyatörleri yok diyorlar. Yazının devamı için:

http://www.bilgiagi.net/sut-tozunda-kanserojen-maddemelamin/29991/

10.10.2010 GDO'suz Pikniğe Çağrı-Fikir Sahibi Damaklar



2010 dünyada sıcaklığın rekor seviyelere ulaştığı, sel, kuraklık gibi
doğal afetlerin hayatımızı tehdit ettiği bir yıl. Hepimizin artık harekete
geçme zamanı geldi. İklim krizine yeter demek ve sesimizi duyurmak için
Amerikalı çevreci ve akademisyen tarafından başlatılan, 350.org
öncülüğünde 10/10/10'da 184 ülkede 6000'i aşkın etkinlik düzenleniyor.
Kimi çatısına güneş paneli koyuyor, kimi yürüyüş düzenliyor, kimi ağaç
dikiyor, kimisi de rüzgar enerjisi projesi başlatıyor.

Slow Food/ Fikir Sahibi Damaklar da 10/10/10'da iklim değişikliğinden
en çok etkilenen alanlardan biri olan tarıma işaret ederek, GDO'suz bir
piknik organize ediyor. Endüstriyel tarım yerine organik ve sürdürülebilir
tarımı savunmak, dev şirketler yerine küçük çiftçiyi desteklemek, tek bitki tarımı
yerine tarımsal biyo çeşitliliği desteklemek ve ne yiyeceğimize kendimiz karar
vermek için GDO'suz bir buluşma/piknik yapmak üzere sözleştik. Pazar
günü İstanbul'da Maçka Parkı'nda 10:00-12:00 saatleri arası düzenlenecek
pikniğe herkes davetli.

Sonrasında saat 15:00'da Galatasaray'dan Taksim'e Küresel Eylem Grubu
tarafında organize edilen yürüyüşe Naom Chomsky, Ömer Madra ve 350'ye
destek verenler de katılacak.

NEDEN "350" VE NE ISTIYORUZ?
Bilim insanları ve iklim uzmanları, artık atmosferdeki karbondioksit
miktarının güvenli üst sınırının milyonda 350 parçacık olması gerektiğini
söylüyor.

Atmosferdeki mevcut karbondioksit miktarı ise milyonda 392 parçacık ve
her yıl yaklaşık 2 ppm artıyor. Bu oran güvenli sınırın çok üzerinde!!!
Hatta bilim insanları, 392 ppm'in gezegen tarihinin en yüksek değeri
olduğunu söylüyorlar. Şu an uçurumun kenarında bulunuyoruz, atmosferdeki
karbondioksit miktarı hızlı bir şekilde milyonda 350 parçacığa inmezse
bu yıl içinde iklim değişikliğinden kaynaklanan felaketler, önümüzdeki
yıllarda daha da artarak devam edecekler.

2007 yılında Hükümetlerarası İklim Paneli'ni oluşturan bilim insanları,
iklim değişikliği konusunda harekete geçilmezse yaşanılacak senaryoları
raporlarında sıraladılar. Bu raporlarda 2020 yılında öngördükleri buzul
erimelerini, şimdilerde yaşıyoruz. Okyanusta bir çok ada önümüzdeki
birkaç yıl içinde sular altında kalacak ve o insanların bin yıllardır var
oldukları topraklar artık olmayacak.

350 ppm Nedir?





Ppm, “milyonda bir parçacık” anlamına gelen bir ifade. Küresel ısınmaya rağmen şu anda karbondioksit atmosferdeki her bir milyon molekülün sadece 387’si oranında ya da milyonda 387 parça düzeyinde bulunmakta.


Yüz binlerce yıl boyunca dünya, buz çağı ile sıcak dönemler arasında gidip geldi.

Buz çağlarında havada milyonda 180 parça karbondioksit, sıcak dönemlerde ise milyonda 280 parça bulunmaktaydı.

200 yıl önce kömür, sonra petrol, sonra da doğalgazın kullanılmaya başlamasıyla, atmosferdeki karbondioksit miktarında artış olmaya başladı. Bugün her yıl milyonda 3,5 parça karbondioksit atmosfere salınmakta. Bunun 1,4 parçası doğal karbon yutakları (okyanuslar, orman, bitkiler) tarafından emilirken, 2,1 parçası atmosferde kalmakta. Küresel ısınma, iklim değişikliğine neden olan miktar da işte bu atmosferde biriken 2,1 ppm’nin yarattığı sera etkisi.

Tükiye'nin Güneş Enerjisi Potansiyeli


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Güncelleme: [11/08/2010]


Coğrafi konumu nedeniyle sahip olduğu güneş enerjisi potansiyeli yüksek olan Türkiye'nin ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2.640 saat (günlük toplam 7,2 saat), ortalama toplam ışınım şiddeti 1.311 kWh/m²-yıl (günlük toplam 3,6 kWh/m²) olduğu tespit edilmiştir. Güneş Enerjisi potansiyeli 380 milyar kWh/yıl olarak hesaplanmıştır.
Güneş enerjisi teknolojileri yöntem, malzeme ve teknolojik düzey açısından çok çeşitlilik göstermekle birlikte iki ana gruba ayrılabilir:

Isıl Güneş Teknolojileri ve Odaklanmış Güneş Enerjisi (CSP): Güneş enerjisinden ısı elde edilen bu sistemlerde, ısı doğrudan kullanılabileceği gibi elektrik üretiminde de kullanılabilir.

Güneş Pilleri: Fotovoltaik piller de denen yarıiletken malzemeler güneş ışığını doğrudan elektriğe çevirirler.

Güneş pilleri için en önemli dezavantaj, halen ticari olan silisyum kristali ve ince film teknolojisiyle üretimlerinin olağanüstü yüksek maliyetler oluşturmasıdır.

Güneş pili kullanımının maliyetlerin düşmesi ve verimliliğin artması ile Türkiye'de güneş pili üretimine bağlı olarak artacağı beklenmektedir. Ayrıca, Türkiye Güneş Enerjisi Potansiyel Atlası ve CSP teknolojisi ile 380 milyar kWh/yıl enerji üretilebileceği hesaplanmıştır.

Ülkemizde kurulu olan güneş kolektörü miktarı yaklaşık 12 milyon m² ve teknik güneş enerjisi potansiyeli 76 TEP olup, yıllık üretim hacmi 750.000 m²'dir ve bu üretimin bir miktarı da ihraç edilmektedir. Bu kullanım miktarı, kişi başına 0,15 m² güneş kolektörü kullanıldığı anlamına gelmektedir. Güneş enerjisinden ısı enerjisi yıllık üretimi 420.000 TEP civarındadır. Bu haliyle ülkemiz dünyada kayda değer bir güneş kolektörü üreticisi ve kullanıcısı durumundadır.

Ülkemizde çoğu kamu kuruluşlarında olmak üzere küçük güçlerin karşılanması ve araştırma amaçlı kullanılan güneş pili kurulu gücü 1 MW' a ulaşmıştır.

Güneş enerjisi ve hidrojen enerjisi alanında yapılan çalışmalar savunma sanayimiz ve askeri amaçlarla kullanım dâhil olmak üzere ülkemizin enerji geleceği açısından büyük bir öneme sahiptir.

http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=gunes&bn=233&hn=&nm=384&id=40695

Hacettepe Üniversitesin'de Arı Ölümleri İle İlgili Önemli Bir Toplantı Yapıldı-ÇEKÜD



Hacettepe Üniversitesindeki toplantıda, ölümlerle ilgili araştırmalar ve alınması gereken önlemler tartışılacak.
Son yıllarda dünyanın çeşitli bölgelerinde görülen toplu arı ölümleri, Hacettepe Üniversitesinde düzenlenecek toplantıda ele alınacak.
Bir çok ülkeden bilim adamının biraraya gelerek oluşturduğu balarısı koloni kayıplarının önlenmesi için oluşturulan COLOSS grubu, 5-6 Eylül tarihlerinde üniversitenin Beytepe yerleşkesinde toplanacak.

39 ülkeden 81 bilim insanının katılacağı toplantıda, arı ölümleriyle ilgili araştırmalar ve alınması gereken önlemler tartışılacak.

"Ölümler Gelecek Yılki Üretim için Risk Oluşturuyor"

Hacettepe Üniversitesi Arı ve Arı Ürünleri Uygulama ve Araştırma Merkezi HARÜM Müdür Yardımcısı Dr. Aslı Özkırım, "Koloni varlığının yüzde 10’u kadar ölümü normal karşılıyoruz. Ancak Türkiye’de bu oran yüzde 19’a çıktı. Bu, gelecek yılki üretim açısından bir risk oluşturuyor. Türkiye’deki arı ölümlerinin önemli bir bölümü, kaçak yolla yurda sokulan ballardan arılara bulaşan hastalıklardan kaynaklanıyor" dedi.
Türkiye’nin arıcılık konusunda, yaklaşık 5 milyon arı kolonisi ile Çin’den sonra dünyada ikinci sırada bulunduğunu hatırlatan Aslı Özkırım, tarım ilaçlarından kaynaklanan toplu arı ölümlerinin ise bölgesel bir sorun düzeyinde yaşandığını kaydetti.


Özellikle Trakya bölgesinde ayçiçeği yetiştiricilerinin tohumda kullanılan etken maddesi ’’imidacloprid’’ olan ilacın arılarda yön bulma duygusunun kaybolmasına neden olduğunu, arının çiçeklere ulaşmasını ve kovana dönmesini engellediğini anlatan Aslı Özkırım, bu nedenle bu tür ilaçların kullanımının denetlenmesi gerektiğini vurguladı.
http://www.cekud.org.tr/haberx/395-hacettepede-onemli-toplanti.html

Küresel Isınmada Yeni Bir Çözüm(Kuru Su) ÇEKÜD



Bilim insanlarının son keşfi "kuru su" oldu. "Kuru su" kullanımının, küresel ısınma ve sera gazı salımına karşı verilen mücadeleye destek olması bekleniyor.


Küresel ısınmayı engelleyecek bir formül arayan bilimadamlarının yeni icadı, "kuru su" oldu.

Su taneciklerinin silika kumuyla kaplanarak üretilen bu madde, karbondioksit emiliminde çığır açacak. Bilim dünyası şimdi de "kuru suyu" konuşuyor. Görünüşü pudra şekerini andıran "kuru su," küresel ısınmanın ana kaynağı karbondioksitin emilimi ve depolanmasında çığır açacak. Yüzde 95’i sudan oluşan bu madde, su taneciklerinin silika kumuyla kaplanmasından elde ediliyor. Amerikan Kimyasal Toplumu’nun Boston’daki toplantısında tanıtılan bu su içilemiyor, ancak sanayide kullanılmasıyla çevre dostu bir üretime yol açacak.

Profesör Andrew Cooper ve Ben Carter, kuru suyun kullanımıyla sanayide ortaya çıkan pek çok kimyasal reaksiyonun da kaybolacağını savunuyor. Bilim adamları, kuru suyun metan gazı depolamakta kullanılabileceğini söyledi. Kuru suya ilişkin araştırmalar sürüyor.
http://www.cekud.org.tr/haberx/392-kuresel-isinmaya-yeni-bir-cozum.html