Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar hareketi lideri Defne Koryürek "İstanbul Lüfer'e Hasret Kalmasın!" kampanyası için hükümete seslendi ve güleryüzle de olsa aslında "hadi Ankara!" dediklerini vurguladı.
"İstanbul Lüfer'e hasret kalmasın"...
Bu sözleri ilk kez geçtiğimiz yıl nisan ayında duyduk... Slow Food Fikir Sahibi Damaklar hareketi üyeleri, daha bebekken avlanan ve üremeye fırsat bulamayan lüfer için bir yıl önce harekete geçti...
Gün geldi balık haline gittiler, gün geldi balık pazarlarını dolaşıp hem balıkçılarla hem de vatandaşla konuştular. Amaçlarını anlattılar... En çok da Ankara'ya gidip lüferin avlanma boyunun 14 cm.'den 24 cm'e çıkarılması için toplantılar yaptılar...
Lüferin kaç santimken avlanacağı önümüzdeki günlerde Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü'nde yapılacak toplantılarda karara bağlanacak.
Slow Food, Fikir Sahibi Damaklar hareketi üyeleri bu toplantıda lüferin avlanma boyunun 24 cm'e çıkması için bir basın toplantısı düzenlediler.
Toplantıda ilk söz hareketin lideri Defne Koryürek'in oldu... Koryürek şunları söyledi: "Amacımız belli: İstanbul lüfere hasret kalmasın! Elbette, sadece İstanbul mu, hayır! Peki sadece lüfer mi hasret kalmamız an meselesi olan, hayır! Ama İstanbul ve lüfer el atmadığımızda, elimizi taşın altına koymadığımızda, umursamadığımızda.. kaybedeceklerimizin en kalp yaralayan, en bizden ikilisi belki de. Bu şehrin sularından orkinoslar geçti, gitti, kayboldular. Kolyos, uskumru, ıstakoz... keza. Midyeler'i yenmez oldu. İstiridye'sini hatırlayan kalmadı. Oysa, çok değil 30 yıl önce Boğaz'a bir çapari sallamak yeterdi, aç kalmazdı hiç bir İstanbullu. Doğası beslerdi, balığı bereketliydi. Bugün balık cüzdanı en kalın olana bile lüks, İstanbul'da. Bu dünyayı paylaştığımız "ev arkadaşımız" "can yoldaşımız" canlılara bu dünyayı yaşanmaz kılan kibirli organizmalara döndük, biz insanlar....
...Bir STK olarak görevimizi yerine layığıyla getirdiğimize inanıyorum: konunun bir diğer muhattabı lokanta işletmeleri, aşçı ve şefler yanımızda. 13 dernek, 5 bin aşçının sözcüsü Türkiye Aşçı Dernekleri Federasyonu'na bugün TURSOB da eklendi. Almıyorlar, satmıyorlar. '4 cm'in altında lüfere tabaklarında, mutfaklarında yer yok! Mehmet Gürs, Murat Bozok, Şemsa Denizsel, Didem Şenol, Mehmet Gök gibi şehrimizin en tanınmış, zanaatının erbabı isimlere bugün ustaların ustası Vedat Başaran da destek olarak geldi. Onlar yeni bir farkındalığın temsilcileri: ne yiyorsak oyuz....
...Bir STK olarak görevimizi yerine layığıyla getirdiğimize inanıyorum: konuya Ayşe hanım teyze de dahil artık. Pazara gittiğinizde çinekop almak eskisi kadar sıradan bir karar değil. Lokantaya gittiğinizde çinekop ısmarlamak eskisi kadar makul gelmiyor hiçbirimize. Memet Ali Alabora ve Serra Yılmaz'ın desteği ile tasamızın, endişemizin, talebimizin farklı tonlar, farlı renklerle ses bulması mümkün bugün. Biz bir STK olarak görevimizi yerine layığıyla getirdik. Buna inanıyorum. Birlik halinde sesleniyoruz Ankara'ya, hadi, diye! Zira konunun tek ilgilisi var artık, o da Ankara! Hadi Ankara! Bu koskoca, kalın dosya sana! Neden "en az 24 cm" diyoruz, hepsi bir kez daha burada.
Basın toplantısının katılımcılarından Vedat Başaran balıkçılığın hayvancılıktan farklı olduğunu, balığın yabandan avlandığı için bir sahibi olmadığının düşünüldüğünü ve dolayısıyla kontrolunun da uzun zamandır ihmal edildiğini vurgularken "Madagaskar'daki adam denizden bir kabuk olsun alıp çıkartmana kızar, oranın dengesinin bozulacağından endişe ederken biz bilinçsiz bir şekilde avcılık yaptık ve sonarlara varan teknolojiyi devreye soktuk. Oysa bu şehrin kofanası vardı. O kofana ki en az çinekop kadar lezzetli halidir lüferin. Ama kimse bilmiyor zira çıkmıyor. Bu bile, başlı başına lüferdeki tükenişin işaretidir" dedi.
Basın toplantısının bir diğer katılımcısı Memet Ali Alabora en güzel benzetmeyi yaptı ve "lüfer eşsizdir, lüfer balık değildir bir kere, o mücevherdir zira dar bir mevsimde tadabilirsiniz sonra isteseniz de olmaz. Nasıl Fransızın trüf mantarı var, İstanbul'un da lüferi var ve ancak o mevsimde o iki ayda yenir. Bittiğinde de biter." dedi. Basın toplantısının sohbete dönüştüğü esnada Alabora Türkiye'nin her bir bölgesinin ne kadar özel olduğunu vurgulayarak, "İstanbul, kültürüne yatırım yapmalı" dedi. "Lüfer bir kültürdür. Eşsiz, eşi benzeri bulunmaz bir kültürdür. Bakın İstanbul tarih boyunca kimsenin olmamıştır. ben İstanbulluyum diyen herkes İstanbullu değildir. İstanbullu olmak lüferi ve erguvanı tanımak demektir. Bunların zamanını
bilmek demektir. Ayrıca İstanbullu olmak sadece karar vererek olunabilecek kadar kolay bir durumdur aslında çünkü bu şehrin kültürünü bilmek ve ona sahip çıkmak demektir. Bu şehrin kültürü poyrazı, lüferi, erguvanıdır.. İstanbul'a olan aşkını şiirlerinde ifade eden nice şairler var İstanbul doğumlu değiller ama biz onlara İstanbullu biliriz. Bu durum dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar kolay değildir. Bakın İstanbul aynı zamanda diğer metropol şehirlerden çok farklıdır, eşi benzeri yoktur. Bu çoğrafya, bu kültür, bu tarih ve bu servis hiçbir yerde yok. İstanbul'u moda başkenti yapın, yarın başka rakip çıkar. İstanbul'u ekonomi başkenti yapın, daha olmadan bir rakibi çıkar. Ama İstanbul'u lüfer üzerinden tarif edin, bunun kültürünü konu edin.. rakipsizdir. Eşi benzeri olmaz." diye ekledi. Bir sohbet havasında giden basın toplantısı Defne Koryürek'in '' şimdi Ankara'nın lüferde avlanma alt limitini en az 24 cm ilan etme zamanı. Hem de hazır Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü kurulmuşken.. Balıkçının hasretle beklediği, denizlerimizin, sucul kaynaklarımızın sürdürülebilir yönetimi için harekete geçme zamanı. Hadi Ankara!" sözleriyle noktalandı.
GDO ve MSG’li (monosodyum glutamat-E621) ürünlere hayır. Geleceğimiz için “etiket hafiyesi” olalım. Soğuk savaşların zamanı geçmiştir. Savaşlar artık gıda maddeleri üzerinden yapılmaktadır. Toprağımıza sahip çıkalım.Bilelim ki; HES'lerin faydası sadece kendisine. Yok edilen toprak ve bitki örtüsü bir daha geri gelmeyecek. Akarsu yatakları iki sene içinde kuruyacak. Denizlerimiz ve balıklarımız kurtarılmayı bekliyorlar.
FSD "Hadi Ankara!" Basın Toplantısı 20 Temmuz 2011 NTVmsnbc
Organik Süt Sağlıklı Toprak, Sağlıklı Hayvan ve Sağlıklı İnsan Arasındaki Bağı Koruyor.(Çiftlik Dergisi 19/07/2011)
Kelkit Organik Tarım ve Hayvancılık Festivali kapsamında 16 Temmuz Cumartesi günü, Newcastle Üniversitesi’nden Prof. Carlo Leifert, Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Doktor Mine Sibel Gürün ve Ege Ünversitesi’nden Prof. Doktor Harun Reşit Uysal’ın katıldığı “Organik Süt ve Gıdaların Beslenme ve İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkilerinin” tartışıldığı bir panel gerçekleşti.
Gümüşhane Üniversitesi, Aydın Doğan Vakfı ve Doğan Organik Ürünler’in desteklediği panelde panelistler, son 50 yılda büyük verim artışları yakalamak için bitkisel ve hayvansal üretimde kullanılan kimyasal girdiler ve yoğun üretim teknikleri dolayısıyla, ekosistemin hızla bozulduğuna; bunun çevre ve insan sağlığı açısından sürdürülemez bir durum haline geldiğine; organik tarım ve hayvancılığın bu olumsuz gidişatı tersine çevirebilmek için çok önemli olup, organik yöntemlerle üretilen sütün konvansiyonel süte göre vitamin ve mineraller açısından çok daha zengin olduğuna değindiler.
Panelde Prof. Dr. Gürün, “sağlıklı toprak, sağlıklı hayvanlar ve sağlıklı insanlar arasındaki bağın organik üretim yöntemleri sayesinde mümkün olduğunu” vurgularken, Prof Dr. Uysal “temel gıda maddesi olan sütün organik şekilde üretildiğinde, konvansiyonel hayvancılıkta kullanılan kimyasal pestisitlerin gıda hijyeni üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçildiğinin; hayvanların antibiyotik almadan, genetiği değiştirilmiş yemlerle beslenmeden, açık alanda otlatılarak bakıldığında protein, mineral ve vitaminler açısından daha zengin süt verdiğinin tespit edildiğini” söyledi.
Prof. Leifert ise “organik sütün daha fazla omega 3 yağ asidi barındırdığını ve kişilerin bağışıklık sistemini güçlendiren, sinir dokusu gelişimi ve beyin fonksiyonlarına fayda sağlayan, diyabet, kalp/damar rahatsızlıkları ve kanser riskini azaltan etkileri olduğunu araştırmaların gösterdiğinin” altını çizdi.
Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu’nda gerçekleşen panele Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‘nın ilgili birimleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, akademisyenler, organik ürün üreticileri, çevre yörelerden organik hayvancılık yapan çiftçiler, ulusal ve yerel basın mensupları katıldı.
Doğan Organik Ürünler:
2002 yılında, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından elverişli toprakları ile organik tarım için pilot bölge seçilen Kelkit’te kurulan Doğan Organik Ürünler, Kelkit ve çevresini organik süt ve besi hayvancılığının merkezi haline getirmek hedefiyle çalışmaktadır.
Şirket sözleşmeli hayvancılık yapan çiftçileriyle birlikte Kelkit’te 10.000 tona yaklaşan yıllık üretim kapasitesine sahiptir. Türkiye’nin en büyük organik süt üretimini yapmaktadır.
Gümüşhane Üniversitesi Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu:
2003 yılında Aydın Doğan Vakfı tarafından yaptırılmıştır. Türkiye’nin ilk organik tarım programına sahip olan Yüksekokul, 2010 yılında I. Organik Hayvancılık Kongresi’ni, bu yıl ise “Organik Süt ve Gıdaların Beslenme ve İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri” konulu paneli düzenlemiştir.
Su Ürünleri Avcılığı ve Yetiştiriciliğinde Artış(TÜİK 2010 Verileri)
Su ürünleri üretiminde % 4,83 artış2010 yılı su ürünleri üretimi bir önceki yıla göre %4,83 artarak yaklaşık 653 bin ton olarak
gerçekleşti. Üretimin yaklaşık % 61,20’si deniz balıklarından, %7,05’i diğer deniz ürünlerinden, %
6,16’ı içsu ürünlerinden ve %25,59’u yetiştiricilikten elde edildi.
Avcılıkta %4,68 ve yetiştiricilikte %5,30 artış
Avcılıkla yapılan üretim 485 939 ton, yetiştiricilik üretimi ise 167 141 ton olarak gerçekleşti. Yetiştiricilik üretiminin %47’i içsularda, %53’ü ise denizlerde gerçekleşti. Yetiştirilen en önemli türler içsularda %46,77 ile alabalık, denizlerde %30,39 ile levrek, %16,85 ile çipura oldu.
Deniz ürünleri avcılığında %4,85 artış
Avcılığı yapılan deniz ürünleri üretim miktarı bir önceki yıla göre %4,85 oranında artarak yaklaşık 446 bin ton olarak gerçekleşti. Deniz ürünleri üretiminde ilk sırayı %58,75’lik oran ile Doğu Karadeniz Bölgesi aldı. Bunu %17,28 ile Batı Karadeniz, %8,89 ile Ege, %8,86 ile Marmara ve %6,22 ile Akdeniz Bölgeleri izledi.Balık türlerinde değişimler
Deniz balıkları içinde önemli olan türlerden hamsi balığı %11,88 oranında artarak yaklaşık 229 bin ton avlandı. Bu miktarın iç tüketim için avlanılan miktarı %1,23 oranında artarak yaklaşık 116 bin ton, balık unu fabrikalarına gönderilen miktar ise %25,41 artarak 113 bin ton oldu. Çaça balığı ise 57 bin ton üretimle, hamsi balığından sonra %14,27’lik bir paya sahip oldu.
Palamut-torik üretimi %33,61, mezgit üretimi %21,64, çaça üretimi %6,81, kefal üretimi %4,42 oranında artarken, istavrit (kraça) üretimi %29,36, istavrit (karagöz) üretimi %23,31 ve sardalya üretimi %8,15 oranında azaldı.
Diğer deniz ürünleri üretimi %3,63 oranında arttı. Diğer deniz ürünlerinden Beyaz kum midyesi %58,52 ile en yüksek paya sahip oldu.
İçsu ürünleri avcılığında %2,74 artış
İçsu ürünleri üretim miktarı bir önceki yıla göre %2,74 oranında artarak yaklaşık 40 bin ton olarak gerçekleşti. Önemli içsu ürünlerinden sazan balığı %9,98 ve inci kefali %6,52 oranında artış gösterdi.
Su ürünleri istatistiklerinin derlendiği veri kaynakları
Deniz ürünlerine ait bilgiler her yıl Ocak-Şubat aylarında balıkçılara uygulanan anketler yoluyla, içsu ürünleri ve yetiştiricilik üretimine ait bilgiler ise Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan doğrudan temin edilmektedir. Deniz ürünleri anketinde büyük balıkçılara tam sayım, küçük balıkçılara ise iki aşamalı tabakalı örnekleme yöntemi uygulanmıştır. Büyük balıkçılarda gelen cevapsız anketler için imputasyon yöntemi kullanılmıştır. Su ürünlerine ait bölgeler itibariyle üretim miktarları, pazarlama, yatırım, satış ve giderleri, balıkçı gemilerinin nitelikleri ve su ürünleri ithalat ve ihracatı, “Su Ürünleri İstatistikleri 2010” yayınında yayımlanacaktır.
Dönemi Avlanan Deniz Ürünleri(Ton)* Avlanan Deniz Balıkları (Ton) Avlanan Diğer Deniz Ürünleri(Ton)
Göstergeler:
Dönemi Avlanan Deniz Avlanan Deniz Avlanan Diğer Deniz
Ürünleri(Ton) Balıkları(Ton) Ürünleri (Ton)
2010 445 680 380 865 44 410
2009 425 275 395 660 57 453
2008 453 113 518 201 70 928
2007 589 129 409 945 79 021
2006 488 966 334 248 46 133
2005 380 381 456 752 48 145
2004 504 897 416 126 46 948
2003 463 074 493 446 29 298
2002 522 744 465 180 19 230
2001 484 410 441 690 18 831
2000 460 521 510 000 13 634
1999 523 634 413 900 18 800
1998 432 700 382 065 22 285
Su Ürünleri İstatistikleri:
Adı Dönemi Değeri (Ton)
Avlanan Deniz Ürünleri (Ton) 2010 445 680
Avlanan Su Ürünleri (Ton) 2010 485 939
Balık Unu Ve Yağ Fabrikalarında İşlenen
Su Ürünleri (Ton) 2009 90 211
Su Ürünleri (Ton) 2009 90 211
Değerlendirilemeyen Su Ürünleri (Ton) 2010 88 573
İçsularda Yetiştiricilik Üretimi (Ton) 2010 78 568
İhraç Edilen Su Ürünleri (Ton) 2010 55 109
İthal Edilen Su Ürünleri (Ton) 2010 80 726
Kültür Balıkları Üretimi (Ton) 2010 167 141
Su Ürünleri Üretimi (Ton) 2010 653 080
Tüketilen Su Ürünleri (Ton) 2009 545 597
HAVA KALİTESİ 2010-2011 KIŞ SEZONU (TÜİK VERİLERİ)
En yüksek kükürtdioksit ortalaması Hakkari’de, partiküler madde ortalaması ise Iğdır’da gerçekleştiKükürtdioksit (SO2) Partiküler Madde (PM10)
2010-2011 kış sezonunda kükürtdioksit (SO2) ortalamalarının en yüksek bulunduğu il ve ilçe merkezleri sırasıyla Hakkari, Tekirdağ, Bitlis, Muğla ve Edirne’dir. Aynı dönemde partiküler madde (PM10)(1) ortalamalarının en yüksek bulunduğu il ve ilçe merkezleri ise Iğdır, Osmaniye, Batman, Afyonkarahisar ve Isparta’dır.
Kükürtdioksit ve partiküler madde ortalamalarında sınır değer ve uyarı eşiği aşıldı
2010-2011 kış sezonunda il ve ilçe merkezlerinde ölçüm yapılan istasyonlardan elde edilen SO2 ortalamaları incelendiğinde, Kısa Vadeli Sınır (KVS) Değeri Çanakkale, Hakkari, Tekirdağ ve Şırnak’ta aşılırken, İlk Seviye Uyarı Eşiği Hakkari, Tekirdağ ve Şırnak’ta aşılmıştır. Aynı dönemde PM10 ortalamaları incelendiğinde, KVS Değeri ve İlk Seviye Uyarı Eşiği birçok il ve ilçe merkezinde aşılmış olup, KVS Değerinin aşıldığı gün sayısı 30 ve daha fazla olan il ve ilçe merkezleri Adıyaman, Afyonkarahisar, Bolu, Çorum, Isparta, K.Maraş (Elbistan), Muş, Batman, Iğdır, Osmaniye ve Düzce’dir. İlk Seviye Uyarı Eşiğinin aşıldığı gün sayısı 30 ve daha fazla olan il merkezi ise Iğdır’dır.
Kükürtdioksit ve partiküler madde ortalamalarının en yüksek olduğu il ve ilçe merkezleri (2)
ug/m3(mikrogram/metreküp)
Hakkari 240 Iğdır 180
Tekirdağ 185 Osmaniye 170
Bitlis 108 Batman 164
Muğla 100 Afyonkarahisar 163
Edirne 77 Isparta 143
Aydın 67 Çorum 136
Mardin 63 Bolu 130
Zonguldak 61 Düzce 126
Çanakkale 55 Siirt 122
Kars 55 Adıyaman 119
Kaynak: Çevre ve Orman Bakanlığı
(1) Gaz halindeki emisyonların kimyasal dönüşümü ve yığın halinde şekillenmesi ile oluşan, çapı 10 mikrometre altındaki partiküler maddelerdir.
(2) Verilerin kıyaslanabilirliğini sağlamak için en az 4 ay boyunca 21 gün ve üzerinde ölçüm yapılan il ve ilçe merkezleri kapsanmıştır.
KIRMIZI ET ÜRETİM İSTATİSTİKLERİ -Mayıs 2011(TÜİK VERİLERİ)
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan aylık kırmızı et üretim istatistikleri, hayvansal ürünleri girdi olarak kullanan sanayinin NACE Rev.2’ye göre 10.11 ve 15.11 başlığı altında faaliyet gösteren işletmelerden derlenmektedir.
Toplam kırmızı et üretimi 47 467 ton
Toplam kırmızı et üretimi, bir önceki aya göre %8,4 oranında azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre %19,6 oranında azaldı.
Sığır eti üretimi 38 374 ton
Sığır eti üretimi, bir önceki aya göre %14,5 oranında azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre %23,4 oranında azaldı.
Koyun eti üretimi 7 395 ton
Koyun eti üretimi, bir önceki aya göre %30,3 oranında artarken, bir önceki yılın aynı ayına göre %3,8 oranında arttı.
SÜT ÜRÜNLERİ ÜRETİM İSTATİSTİKLERİ Mayıs 2011 (TÜİK verileri)
Aylık olarak yayımlanan süt ve süt ürünleri üretim istatistikleri, toplanan süt ve üretilen süt ürünlerini tespit etmek üzere çiğ sütü girdi olarak kullanan sanayinin NACE Rev.2’ye göre 10.51 başlığı altında faaliyet gösteren entegre süt işletmelerinden derlenmektedir.İçme sütü üretimi 99 823 ton
Toplanan inek sütü miktarı 699 122 ton
2011 yılının Mayıs ayında, toplanan inek sütü miktarı bir önceki aya göre % 8,1 arttı.
2011 yılının Mayıs ayında gerçekleşen toplam içme sütü üretimi bir önceki aya göre % 1,2 azaldı.
Peynir üretimi 51 749 ton
2011 yılının Mayıs ayında gerçekleşen toplam peynir üretimi bir önceki aya göre %11,8 arttı.
Yoğurt üretimi 87 898 ton
2011 yılının Mayıs ayında gerçekleşen toplam yoğurt üretimi bir önceki aya göre % 7,9 arttı.
Ayran üretimi 43 140 ton
2011 yılının Mayıs ayında gerçekleşen toplam ayran üretimi bir önceki aya göre % 7,1 arttı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)