Uluslararası Sütçülük Federasyonu(IDF) Başkanı Richard Doyle, dünyada hem nüfusun hem süt,hem de teknoloji üretiminin arttığını belirterek: “Fakat süt fiyatları düşüyor. Bu nedenle dünyada yeni bir süt krizi yaşanabilir.” dedi.
Dünyada süt piyasalarındaki gelişmeleri yakından izlediklerini ve Türkiye’nin süt üretiminde önemli atılımlar yaptığını belirten Doyle, Kanada’da her yıl üreticilerin yüzde 10’nun, sanayicilerin yüzde 2’sinin sektörden çekildiğini söyledi. 
Ali Ekber Yıldırım
İZMİR-Uluslararası Sütçülük Federasyonu(IDF) Başkanı Richard Doyle, dünya süt fiyatındaki düşüşe dikkat çekerek  2008-2009′da yaşanan krizin bir benzerinin yaşanabileceğini söyledi.Türkiye’ de süt sektörüne çok ilgi olduğunu ve üretimin arttığını belirten Doyle, dünya süt sektöründeki en önemli sorunun fiyat dalgalanmaları olduğunu anlattı. Dünya süt üretiminin sadece yüzde 7’sinin ticarete konu olduğunu ve süt fiyatınında bu yüzde 7’lik dilimle belirlendiğini hatırlatan Doyle, her ülkenin üretim maliyetinin farklı olduğunu söyledi.
Ulusal Süt Zirvesi için Federasyon Direktörü Nico Vanbelzen ile birlikte İzmir Çeşme’ye gelen Richard Doyle Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği ve Ulusal Süt Konseyi yöneticileri ile görüşmelerde bulundu. Bakan Mehdi Eker ve diğer yetkililer, Uluslararası Sütçülük Federasyonu’nun, her yıl süt üretiminin yoğun olduğu bir ülkede gerçekleştirdiği Dünya Sütçülük Zirvesi’nin 2016’da Türkiye’de yapılmasını talep etti.
Uluslararası Sütçülük Federasyonu(IDF) Başkanı Richard Doyle, DÜNYA’ nın sorularını yanıtladı:

Uluslararası Sütçülük Federasyonu nasıl çalışıyor? Süt sektöründeki yeri nedir?
Biz bilimsel ve teknik konularda çalışan bir federasyonuz. 1903 yılında kurulan ve dünyadaki en güçlü federasyonlardan birisidir. Dünya süt üretiminin yüzde 90′nını temsil ediyor. Şu anda 47 süt üreticisi ülke federasyonun üyesi. Çalışmalarımızı 18 ayrı komite ile yürütüyoruz. Bizimle çalışan 1200 uzman var. Komitelerimiz pazarlama ve ekonomik konular,süt üretim çiftlikleri,bilim ve teknoloji,gıda standartları,hijyen ve gıda güvenliği, beslenme,süt sektörünün geliştirilmesi gibi konularda çalışıyor.Çalışmalarımız ve kararlarımız hükümetler başta olmak üzere karar alıcılar tarafından referans olarak kabul ediliyor. Biz ticari bir organizasyon değiliz. Bu nedenle çiftlikten sofraya süt ve süt ürünleri konusunda tamamen bilimsel çalışmalar yaparak sektörün gelişmesini hedefliyoruz.
Federasyonun mali kaynakları nereden sağlanıyor?
Bizim kaynağımız tamamen üye aidatlarından elde ediliyor. Üye ülkeler ürettikleri süt miktarına göre bir aidat ödüyor. Türkiye, 13 milyon ton süt üreten bir ülke olarak yıllık 41 bin 216 Avro aidat ödüyor. Üretim artıkça aidatta artıyor.
IDF Üyeliğinin Türkiye’ye sağladığı yararlar nedir?
Üye ülkelerimiz süt sektöründeki tüm bilimsel ve teknolojik çalışmalarımızdan yararlanıyor. Dünyadaki bilgi birikiminden, deneyimlerden faydalanıyor. Kendi üretimini, kalitesini geliştiriyor. İhracat yaptığı zaman federasyon üyesi olmanın avantajlarını kullanıyor. Federasyon üyesi bir ülkede süt üretimi belli bir kalitede oluyor. IDF üyeliği bir sertifika logosu değil, bizim logomuz süt sektörü açısından güveni temsil eder.Sektörle ilgili uluslararası kuruluşlar üzerinde etkili bir federasyon olduğumuz için kodeks ve standart çalışmalarımız üye ülkeler için önemli avantajlar sağlıyor. Türkiye’nin ayran standardı konusunda bir başvurusu var. Bunu tartışıyoruz. 29-30 Mayıs 2012’de İstanbul’da ayran standardını konuşacağız.
Dünya süt sektöründe ne gibi gelişmeler yaşanıyor?
Dünyada süt teknolojisi gelişiyor. Hem dünya nüfusu artıyor hem de süt üretimi. Fakat süt fiyatları düşüyor. Nüfus artışına bağlı olarak süt üretiminin mutlaka artması gerekiyor. Fakat süt üretimi yapanların bu işi sürdürmeleri için süt fiyatının da artması en azından düşmemesi gerekiyor.
Sütte yeni bir kriz olabilir mi?
Üretim artarken fiyatların düşmesi, 2008-2009’da yaşanan krizin bir benzerinin olacağı görüşü var. Çünkü süt üretenlerin maliyetleri artıyor. Teknoloji gelişiyor ve alet ekipman maliyeti artıyor. Yem fiyatı yükseliyor. Ama sütün fiyatı artmıyor. Bu nedenle bir kriz beklentisinden söz edilebilir.Ama krizin ne zaman olacağı konusunda hiç kimse net bir şey söyleyemiyor.Tabii ki fiyatların uygun olduğunu ve kriz doğuracak bir durum olmayacağını düşünenler de var. Tarımsal ürünler içerisinde fiyat hareketlerinin en yoğun olduğu ürünlerden birisi süt ve süttür. Dünyada süt fiyatlarında hızlı çıkışlar veya inişler olabiliyor. Bu inişli çıkışlı yapı krizlere zemin hazırlayabiliyor.
Fiyatlardaki bu dalgalanma nasıl önlenebilir? Federasyon olarak sizin bir çalışmanız var mı?
Dünya Ticaret Örgütü’nün aldığı kararlar bunu sağlayabilir. Fakat günümüz ekonomik koşullarında bu kararlar her zaman uygulanamıyor. Biz federasyon olarak fiyatların dengeli olması için çalışıyoruz. Fakat süt üretilen ülkeler açısından o kadar farklı bir yapı var ki, Bunu sağlamak gerçekten güç. Yeni Zelanda süt üretim maliyetinin en düşük olduğu ve en iyi süt üretilen ülkelerden birisi. Bu ülkede 10 ay süt üretiliyor. Hayvanlar tamamen dışarıda ve merada besleniyor. Ek bir yem maliyeti yok. Yeni Zelanda 10 ay süt üretiyor. Ama iki ay üretim yok. O iki aylık dönemdeki süt talebini nasıl karşılayacak. Süt fiyatını nasıl ayarlayacak? Üretim maliyetleri düşük ama iki aylık süreç onlar için bir sorun.Bir başka örnek ülke Kanada. Kanada’da ise Yeni Zelanda’ nın tam tersine bir üretim söz konusu. Kanada’da mera hayvancılığı yok. Hayvanlar sürekli kapalı sistemde besleniyor. Çünkü iklimi mera hayvancılığına uygun değil. İnekler hep içerde ve kaliteli yem veriliyor. Yem fiyatları artıyor. Şimdi iki örnek var karşımızda birisi hayvanları hep içeride yemle besliyor diğeri hayvanları hep dışarıda merada otluyor. Tabii ki maliyetlere bağlı olarak bu iki ülke arasında fiyat farkı olacak. Kanada’da daha çok para harcanıyor. Nasıl rekabet edecek? Çeşme’deki süt zirvesinde sizin tarım bakanınız söyledi. Türkiye’nin iklimi ve coğrafyası küçükbaş hayvancılığa uygun ama süt hayvancılığı büyükbaş ile yapılıyor.Bu tür çarpık yapılanmalarda var.
Maliyetler bu kadar farklı iken, dünya süt fiyatını kim neye göre belirliyor?
Dünya süt üretiminin sadece yüzde 7’si ticarete konu oluyor. Dünya süt fiyatı da bu yüzde 7’lik ürüne göre belirleniyor. Bu da son derece tartışmalı bir konu. Yüzde 7’lik dilimle dünyanın süt fiyatı tayin ediliyor.
Çin’de süt üretimi ve tüketimi artıyor. Çin’in etkisi ne olur?
Çin her şeyi etkiliyor. Nüfus yapısı ve sahip olduğu ekonomik güç her alanda olduğu gibi süt sektörünü de doğrudan etkiliyor.Ayrıca bir çok kötü uygulama da Çin’den kaynaklanıyor. Süt tozundaki melamin krizi Çin’den çıktı ve sektör çok olumsuz etkilendi. Hala bunun etkisi sürüyor. Federasyon olarak bu melamin konusu üzerinde çok çalıştık ve sektörün olumsuz etkilenmemesi için bazı yöntemler geliştirdik.
Siz aynı zamanda Kanada’da süt hayvancılığı konusunda çalışan bir birliğin en üst düzey yöneticisisiniz.Kanada’da süt hayvancılığı nasıl yapılıyor?
Kanada’da işletmeler ortalama 70-80 başlık. Çok büyük olanlar da var, küçük olanlar da.Ama Kanada’da süt inekçiliğinde yem maliyetlerinden dolayı sıkıntı var.Üreticiler süt fiyatının düşük olmasından yem maliyetinin yüksek olmasından şikayetçi. Bu nedenle her yıl Kanada’da çiftçilerin yüzde 10’u, sanayicilerin yüzde 2’si işi bırakıyor. Daha doğrusu 40 ineği olan bir üretici büyüme oranı yüzde 1 ise bu işi bırakıyor. Ama inek sayısını 70-80’e çıkarabilecekse işini büyüterek devam ediyor.Yapısal bir değişim yaşanıyor. Daha küçük çiftçiler çekiliyor, büyük olanlar daha da büyüyor.
Türkiye’de çok güncel bir konu olan okul sütü projesi bildiğim kadarıyla Kanada’da da uygulanıyor. Orada nasıl uygulanıyor?
Okul sütü projesi her ülkede farklı uygulanıyor. Ama sektör açısından, süt tüketiminin artırılması bakımından önemli bir proje. Kanada’da okul sütüne devletin bir desteği yok. Üretici birlikleri projeyi yürütüyor. Ayrıca, süt bedava verilmiyor. Parayla veriliyor ama daha düşük bir fiyatla.
Son olarak dünyada 7 milyar insandan en az 1 milyarı süt içmek bir yana açlık yaşıyor. Bu soruna yaklaşımınız nedir?
Görünen ve söylenen 1 milyar. Aslında dünyadaki aç insan sayısı veya günde 1-2 dolarla yaşamını sürdüren insan sayısı 2 milyar olduğu tahmin ediliyor. Bu, sosyal projelerle ve üretilen gıdanın sağlıklı bölüşümü ile çözülebilir.Açlık herkesin sorunu. İnsanlar aç yaşarken, günlük 1-2 dolarlık gelirle süt alıp tüketemezler. Ekonomik olarak bu sorunun çözülmesi gerekiyor.
Kaynak:http://www.tarimdunyasi.net/?p=2701